banner564

Sazan Sarmalında Kıbrıs

 Şubat ayı ile birlikte okulların tatil olması, genç arkadaşlarımızla daha fazla vakit geçirebilmemize imkân sağlamaktadır. Böylesi imkânları değerlendirerek, gençlerle zaman geçirmek, eğitim ile ilgili sohbet etmek, gelecek planlarını dinlemek, ülke siyasetinden konuşmak hoşuma gidiyor.
Cuma akşamı mesai arkadaşlarımızla birlikte, vizyona yeni giren “Organize İşler; Sazan Sarmalı” filmine gittik. Yapacak bir işi olmadığından mı, yoksa filmin cazibesinden mi bilinmez mesai arkadaşımızın kızı Emel de bizlere katıldı.
Fırsat bu fırsat deyip Emel’e “Bu Pazar köşemde ne yazmalıyım?” diye sorunca, hiç düşünmeden “Barışı yaz” dedi. Henüz lise eğitiminin başlarında olan Emel’e  “Barışı nasıl tanımlarsın” diye sorunca; Şiddet olmasın, insan haklarına saygı olsun, birlikte yaşayalım dedi.
Tabi buradaki konu Kıbrıs Sorunuydu ve film öncesi Kıbrıs üzerine sohbet ettik. Filmin başlama saati gelince de yerlerimize geçtik.
Film Yılmaz Erdoğan’ın kaleminden, güzel İstanbul manzaralı, eğlenceli bir şekilde işlendi. Konunun işlenmesi ve kaliteli aksiyon sahneleri Türk sinemasının geldiği noktayı göstermektedir.
Filmin en etkili sahnesi ise ilk filmde oynayan ve sonradan vefat eden Erdal TOSUN’nun yer almasıydı. İlk filmin Zübeyir abisi unutulmayarak, ikinci filmde de yer verilmesi, filmin en duygusal sahnesiydi bence…
Film, polis okulunda sazan sarmalı diye ifade edilen bir dolandırıcılık yöntemi konu ediyor. Sazan sarmalı üç aşamadan oluşmaktadır.
İlk aşamada ticaret yapan taşralı bir tüccarlar bulunuyor. Tüccarı, telefonla arayan çete üyeleri, "Elimizde ihale fazlası mal var. Çok düşük fiyatla satıyoruz" diyerek bir teklifte bulunuyor.
İkinci aşamada taşralı tüccar teklifi kabul ederse, malın satışını yapan ikinci bir tüccar bulunuyor. İkinci tüccara siparişi alacak şoförün ismi, araç plakası veriliyor ve siparişi alacak olan şoför ikinci tüccara gidiyor.
Üçüncü aşamada yükleme sürerken çete, taşralı tüccara "Daha önce çok mağdur olduk. Malınız şu anda yükleniyor, İrsaliye faturası da hazır. Biz aynı zamanda kuyumculuk yapıyoruz. Lütfen malın parasını bu kuyumcu hesabına EFT (Elektronik Fon Transferi) ile yollayın diyerek kandırıyor.
Her şeyin gözünün önünde olup bittiğini gören tüccar, EFT yapmakta sakınca görmüyor ve kuyumcunun hesabına EFT ile parayı gönderiyor. Aynı anda, ilk iki aşamada yer almayan çete üyeleri, kuyumcuda bulunmaktadır.
Sazan sarmalında, taşralı tüccarın parayı EFT yapması ile birlikte, parasını alan kuyumcu altınları çeteye veriyordu. Bu sırada, ikinci tüccar malı verdiği halde parasını alamadığı için yüklemeyi durduruyordu, yani zararı olmuyordu. Ancak taşralı tüccar, EFT hesabın sahibini arayıp "Paranı verdim, mal nerede?" diye sorduğunda, kuyumcudan "Parayı aldım, altınları verdim" cevabını alıyor ve dolandırıldığını anlıyor.
Filmin sonunda Emel’le olan sohbetimizden mi olsa gerek kendimi sazan sarmalındaki tüccar gibi gördüm. Güney Kıbrıs Rum kesimi (çete), Kıbrıslı Türklerle (taşralı tüccar) barışacakmış gibi masaya oturuyor. Avrupa birliğine de (AB, ikinci tüccar), bak biz nasılsa barışıyoruz, bizi AB’ye alın diyorlar. AB’de Kıbrıslı Türklere ambargoları kaldıracağını, dünya ile entegre olacağımızı söyleyerek bizi motive ediyor. Bizde AB’ye üye olacakmışız gibi “Yes Be Annem” diyoruz.
Gelinen noktada Rumlar AB’ye üye oluyor (çete kazanıyor), AB ambargoları kaldırmıyor (ikinci tüccarın kaybı yok), Kıbrıslı Türklerde hala daha Barış bekliyor (taşralı tüccar kandırılıyor)…
Herkese güzel bir hafta dileklerimle iyi pazarlar. 

YORUM EKLE

banner608

banner473