“Kıbrıs Cumhuriyeti”, Schengen Bölgesine katılım için ileri adımlar atmaya başladı. Şimdi bu konu konuşuluyor. Ancak konu ile ilgili Kuzeyde ölü taklidi yapan, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ile Dışişleri Bakanlığıdır. Dün karşı oldukları Taşınmaz Mal Komisyonunu, şimdi zorunluluktan ötürü hararetli şekilde savunuyorlar. Bakın, yakında Schengen konusunda da işlerine hiç sinmeyen Yeşil Hat Tüzüğünü, aynı şekilde hararetle savunmaya çalışacaklar. Ama iş işten geçtikten sonra, o sözlerin anlamı sınırlıdır. Çünkü bu Tüzük, 24 Nisan 2024 Referandumunda Kıbrıslı Türklerin, BM Çözüm Planına dönük Evet oyu nedeni ile AB’nin, iki toplumun ilişkilerinin gelişmesi için gündeme getirdiği bir AB Tüzüğüdür. Tıpkı, AİHM’in TMK’ya esaslı yol olarak benimsemesi gibi. Bu Tüzük, geçişler ve ekonomik ilişkiler bakımından, Kıbrıs Türk Toplumuna çözümsüzlük şartlarında nefes alma imkanı verdi. Bu tüzüğün iptali için güneyin ve kuzeyin bağnazları çaba harcadı. Ama başaramadılar. 
Şimdi ise güneyin bağnazları, Schengen Bölgesi için adım atarken, Yeşil Hat Tüzüğü’nün üzerinden atlamak niyetine, bunu fırsat saymaktadırlar. Ama en ilginci ise Kuzey Kıbrıs’ta, toplumu yönettiği iddiasında olan CB, BB ve DİB Bakanlığının ölü taklidi yapmasıdır. Halbuki Türkiye ve Türkiye’nin insanları ise Avrupa’ya vizesiz seyahat etme imkanı için haklı bir istek gösteriyor. Bu konu, kanıma göre; Türkiye ve AB arasında er geç aşılacak. Peki Kıbrıslı Türkler?  Yeşil Hat Tüzüğü ile elde ettikleri ekonomik, insani faydalar ve dolaşım özgürlüğünün darbe yemesini mi seyredecekler? Bunun başta turizm ve ticaret olmak üzere sanayi ve esnafa getirdiği faydayı yok mu sayacaklar?  Hele karma evliliklerden doğan insanlarımız ile bu karma evliliklerdeki eşlerin, Schengen nedeni ile güneye geçişleri duracak mı? Al içimizde bir bölünme daha. Peki Yeşil Hattan mal, hizmet satımı, araç geçişleri ve Güneyden gelen turistler ne olacak? Unutmayalım ki; İngiltere’nin Brexit nedeni ile AB’den ayrılması ile İrlanda, Kuzey İrlanda, İngiltere ve AB; konuyu görüştü. AB ülkesi olan İrlanda ile Kuzey İrlanda’da yaşayan insanların, AB’den ayrılan İngiltere’den; AB üyesi olan İrlanda’ya geçiş hakları ve ekonomik, sosyal ilişkileri için deragasyonlar, yani istisnai düzenlemeler içeren antlaşmalar yapıldı. Çünkü İrlanda ve Kuzey İrlanda’da yaşayan insanlar ile İngiliz kamuoyu; AB siyasi kurumlarının, İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı vermesi tepkisine karşın, buluşmasına katkı sağladı. Yani çare aradı. Ancak KKTC Devletinin siyasi makamları, konuya duyarsız kalıyor. Böyle bir şeyin izahı yoktur. Türkiye, Avrupa’ya vizesiz seyahat için gereken 72 yasal ve idari koşulun 65 tanesini, 2016’ya kadar çok kısa sürede yerine getirdi. Ancak o günden beri geri kalan 6- 7 düzenlemeyi gerçekleştirmedi. Bugün bunu aşmak için çaba harcıyor. Kosova, Arnavutluk, Gürcistan’ın vizesiz olması ile Romanya, Bulgaristan’ın Schengen’e dahil olması ve Türkiye’nin bunlardan dezavantajlı olması doğru değildir. 
Üstelik Türkiye ile Yunanistan; aralarındaki çelişkilere karşın, Türk ve Yunan vatandaşlarına turizm ve seyahat için sınırda vize vererek, sorunsuz seyahat için önemli bir insani ve ekonomik yaşanmışlık yarattı. Bu yaşanmışlık varken, Kıbrıs’ta iki toplumun, Yeşil Hat Tüzüğü ile elde ettiği bu kazanımın, dar ideolojik nedenlerle darbe yemesi; Ana Dili Yunanca ve Türkçe olan Kıbrıslılara yakışmaz. Mesele yalnızca bunu korumak değildir. Aksine, Kıbrıs’ta yaşayan ve burayı vatan sayan tüm insanlar için bunu genişletmek gerekir.  Bu da mülkiyet sorununu aşmak gibi BM Parametreleri temelinde, karşılıklı kabul edilecek bir antlaşma ile olur. Er geç Türkiye, Avrupa’ya dönük vize sorununu aşacak. Peki biz; bu kazanımı bir hovarda şaşkınlığı içinde harcayacak mıyız?