Yüksek Seçim Kurulu, Sağlık Bakanlığı’nın, Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Ersin Tatar’ın propagandasını yapan klibi yasakladı. Hastanelerde yurttaşa, ilaç ve hizmet vermekte sıkıntı yaşayan Sağlık Bakanlı-ğı’nın, kısıtlı imkanlarla oluşan kamu bütçesinden, seçim propaganda harcaması yapması tam bir ayıptır. Bu doğrudan seçime dönük bir müdahaledir. YSK bu yanlışın ürünü olan klibi yasaklandı. Peki söz konusu kamu kaynağını, YSK tarafından yasaklanan o klibe harcayan söz konusu Bakanlığın, başta Bakan ve diğer yetkilileri yasal olarak yükümlülük altında olmaz mı? Bu konuda ne yapılacağını görece-ğiz. 2020 CB seçimlerinde Seçim Yasaklarını delen BRTK’ye karşı seçim sonrası yasal işlem yapıldı. BRTK gibi önemli bir kurumun Müdürü, seçim yasaklarını deldiği için yargılandı. 
Şimdi bunlardan ders almadan, Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı pervasızlık, yalnızca bir klip yasağı ile mi gelişecek? Üstelik bu pervasızlık seçim yasakları başlamadan, T ve Z izinleri ile tasdik memurluğu ve tabanca izinleri ve benzerlerini, “golifa” gibi dağıttıktan sonra, oluşan tepkiler üzerine o kararlarını askıya almak zorunda kaldıkları halden sonra gelişti. Yani ders almadılar.  
Bunların tümüne bir olguyu hatırlatmak gerekir. Bunlar dün; Kıbrıs’ta barış, demokrasi diyen her ke-sime ve kişiye PKK’cı tanımlaması ile saldırırlardı. Ancak iç ve dış konjonktürdeki değişimlerle gelişen Terörsüz Türkiye siyasetine şimdi bu çevreler, içten olmayan bir tutumla destek vermek zorunda kaldı-lar. Dünyanın bu karmaşık ortamında, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler nedeni ile değişecek olan kon-jonktür sonucunda, bugün ileri sürülen bu tezden farklı, BM Parametrelerine dayalı bir görüşme geli-şirse bunlar ne yapacak? Gıkları çıkmayacak. Çünkü üçlü buluşmadan sonra, BM Genel Sekreteri yap-tığı açıklamada, gayet kararlı bir şekilde Kıbrıs sorunun çözümüne dönük görüş beyan etmesi, derenin gelmeden gürültüsünün gelmesi gibi konjonktür değişiminin önden gelen sesi gibi oldu.