banner564

Seçimlere giderken Karabağ ve KKTC

Türkiye’deki basın iki sıcak gündemi birden tutmaya çalışıyor. Bir yandan Azerbaycan ve Ermenistan’ın Karabağ’daki savaşı öte yandan hafta sonu Kuzey Kıbrıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri.
Türkiye’de televizyonların özellikle Dış Haberler servisi ikiye bölünmüş durumda. Bir kısmı Azerbaycan’ı takip ediyor diğer kısmı KKTC’deki gelişmeleri. 
Dün Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, TRT Haber'de sorulara yanıt verdi. "Muharebe daima devam etmeyecek. Tabi ki barış sağlanacak. Artık bu bölgede uzun vadeli dayanıklı barış sağlanmalı." diyen Aliyev, "Türkiye'nin net tavrı çok önemli. Türkiye 'biz Azerbaycan'ın yanındayız.' dedi. Birçok başka aktörlere de bu bir uyarı oldu. Barış sürecinde Türkiye olmalıdır." ifadelerini kullandı.
Karabağ sorunu en az 30 yıllık bir sorun, neredeyse bizim meşhur Kıbrıs Sorunu kadar eski bir sorun ve şimdi Türkiye’nin desteği ile bölgede çok ciddi değişimler yaşanıyor. 
Türkiye’nin bu bölgedeki gücü ve yaptırımı Karabağ sorunun çözümü için yeni bir ışık oluşturuyor. Öte yandan Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye’nin seçimlere müdahalesinden bahsediliyor. 
Sevgili okurlar;
Karabağ’da, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da Türkiye’nin etkin ve fiili müdahalesi olduğunu niye kimse konuşmuyor. Tüm bu bölgelerde şu an Türkiye’nin fiili müdahalesi var. 
Türkiye artık pek çok coğrafyada oyun kurucu bir ülke konumunda diğer büyük devletler ile birlikte. Böyle bir ortamda nasıl olur da birileri çıkıp “bizi bırakın, biz kafamıza göre takılalım” demesini bekleyebilir ki?
Bu sorunun cevabını vermeden Türkiye’nin buradaki faaliyetlerini nasıl yorumlayabiliriz ki. Bu arada sadece Türkiye mi müdahale ediyor?
Üç yıldır ortalıkta gözükmeyen BM’nin Genel Sekreteri Antonio Guterres'in “Seçimden sonra müzakerelere hazır olun” sözünü seçimlere müdahale olarak yorumlamayacak mıyız? 
Keza Rum tarafından yapılan açıklamaları da aynı şekilde. Veya bir yıldır gıkı çıkmayan sendikaların seçimlere bir hafta kala ülkenin her yerinde grev başlatmalarını nasıl değerlendireceğiz?
Tüm bu şartlar altında gidiyoruz sandığa. Elbette bazı şeylerin olacağını şu anda bu göreve aday olanda elbette biliyordu. Seçimden önce şöyle bir şey işittik mi “eğer müdahale olursa ben aday olmam” diyen. Veya müdahale olduğunu söyleyip bu gerekçe ile adaylıktan vazgeçen aday gördünüz mü?
Çünkü bizim adaylarımız müdahale üzerinden besleniyor. Bir kısmı müdahalenin kendisine yapıldığını söyleyip oy avcılığı yapıyor kimisi iyi ilişkiler kuracağını söyleyip oyları toparlıyor.
Seçimlere sayılı günler kala toplumu bu kadar germenin mantığının altında daha çok oy devşirebilmek var. Yoksa müdahaleden kimsenin rahatsız falan olduğu da yoktur.

Pusuda bekleyenler var
Bizde seçimlerde biraz daha oy alabilmek için kullanılan bu “müdahale” sözlerini pusuda bekleyip haber yapmak isteyenler var. Örneğin dün bir internet gazetesinde çıkan haber 18 dakika sonra Independent Tükçe’de anında haber oldu. 
Bu haberler üzerinden gerilimi tırmandırmak isteyenlere imkan verilmemeli. Bunun faturası çok ağır olur bu topluma. Seçimlere sayılı günler kala tüm adaylar bu yöndeki açıklamalarına çok ama çok dikkat etmeli.

MESAJLAR
Serhat İNCİRLİ: Seçim döneminden ötürü artık size gına gelmiş ve bir an önce seçimlerin tamamlanıp önümüzdeki gerçek gündeme bakmamız gerektiğini söylemişsiniz. Sadece sizin için değil pek çok kişi için bu durum geçerli. 

Tahsin ERTUĞRULOĞLU: Seçimlerin son haftasına giderken garantörlük ve diğer konularda başlayan tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Azerbaycan, Karabağ’da Türkiye garantör olsun önerisi yapmış. 

Çiğdem AYDIN: Duyduk ki tavla dersleri almaya başlamışsınız. Ee biraz olsun öğrenebildiniz mi bari? Birkaç kişiyi yendikten sonra bize haber verin de bir bakalım ne kadar öğrenmişsiniz diye? 

Enver MAMÜLCÜ: İŞAD olarak seçimlerden sonra özellikle ekonomiye dair bir takım öneri paketleri hazırlıyormuşsunuz ve seçimlerden hemen sonra bu paketi kamuoyu ile paylaşacakmışsınız. 

Fikri ATAOĞLU: Seçim sonrasına ilişkin 4’lü 5’li koalisyon teklifleri aldığınızı açıklamışsınız. Ee madem açıkladınız devam edin kimin ne teklif ettiğini de söyleyin ki tüm kamuoyu olup bitenlerden haberdar olsun. 

Fuat TOPALOĞLU: Kar-İş olarak hafta sonundan bu yana hükümet ile görüşmelerde bir noktaya ulaşamamışsınız ve bugünden itibaren toplu taşımacılıkta grev kararı almışsınız. 

Arif Salih KIRDAĞ: Seçimlerin bu son düzlüğünde artık 11 adayın yan yana olmayacağı hiçbir programa çıkmama kararı almışsınız. İşte karar, işte duruş diye ben buna derim. 

Erhan ARIKLI: Katıldığınız programlarda maskesiz çıkmamaya özen gösteriyormuşsunuz. Her ne kadar programcı ve teknik arkadaşlar durumu çaktırmasa da bir tedirginlik hissediliyor program öncesi ve sonrası. 

Biray DELİCEIRMAK: Seçimlerin son haftasında artık neredeyse eve bile uğramıyormuşsunuz: aman bu kadar dert etmeyin kendinize de sonra bir şey olacak. Vatandaşın büyük bir bölümü zaten kararını verdi Pazar günü için. 

Mahmut ERDEN: Seçim tahminlerinizi bir köşeye not ettik ve seçimlerden sonra bakalım bu işte dediğiniz gibi gerçekten uzman mısınız yoksa değil misiniz hep birlikte göreceğiz. Sayılı günler çabuk bitermiş. 

Hüseyin TÜFEKÇİ: Alsancak yolunu verdiğiniz sürede tamamlayabilmek için gece gündüz işin başında olup her kademesinde işi siz yönetiyormuşsunuz. Başarının sırrı bu olsa gerek. 

Selim GÖKBÖRÜ: Dün akşam Alsancak’ta Başbakan Ersin Tatar için verilen yemeğe bölgeden çok güçlü bir katılım olmuş. Ee ev sahibi olarak da bu başarının perde gerisinde sizin adınız zikrediliyor. 

Osman GÜNGÖR: Karadeniz’den döndükten sonra hiç sesiniz soluğunuz çıkmıyor. Hayırdır, ne âlemdesiniz? Umarız her şey yolundadır. Ara sıra ses vermeyi unutmayın. 

Afet ÖZCAFER: Ara sıra yaptığınız açıklamalar da olmasa valla unutup gideceğiz bu gündemin içinde. Umarız her şey yolundadır. Başkente uğradığınızda bir seslenin bize de.

YORUM EKLE

banner471

banner474