banner564

Sevinsek mi ağlasak mı?

Aylardır maaşlardan yapılacak kesintiler konuşuldu, verilecek artışların oranı tartışıldı ve nihayet Türk filmlerindeki gibi mutlu sona ulaşıldı. 
Ne davalık yapılmak istenilen kesintiler, ne ara emri, hepsi de unutuldu, millet derinden bir oh çekti. Nereden bulunmuşsa güya kaynak yaratıldı ve artışlı maaşların ödenmesine başlandı.
Az maaş alana çok, çok maaş alana az artış işi ise başka bahara kaldı. 
Maaşlar arasındaki makasın giderek açılacağının sonuçlarını kimseler aklına getirmedi. Toplumsal travmalara neden olacağını kimseler düşünemedi. 
Açlık sınırında olan da, sığ sularda kulaç atanda aynı oranda artış aldı, yıldızlarda vals yapanda!
Çok sürmez yakın zamanda bunun toplumsal büyük sıkıntılara neden olmasına hiç şaşırmayın!
Bir başka önemli başlık, devlet çalışanına, kamu ve S Sigorta emeklisine yapılan maaş artışını bu kesimlere verilen maaş zamlandırmasını kalıcı olmayan hediye gibi görüyorum.
Yüzde 50 dolaylarında yapılan artışların bir süre sonra hiçbir cazibesi kalmayacağı gibi, oflamalar, puflamalar yeniden başlayacak,  bu kez kavgalar daha büyük boyutta olacak.
Maaşlara zam haberi çıkar çıkmaz başta gıda ürünleri olmak üzere, tabir yerinde ise vurgun furyası başlatılmış durumda. 
Devlet akaryakıta getirdiği zamla esasen fitili ateşlemiş, üretimi teşvik başlığı altında süt alımlarına getirilen fiyat artışları ise adeta bazı kesimler tarafından “vurun abalıya”  komutu olarak nitelendirilmiş! 
Birkaç gün öncesinde en çok 9 liraya satılan salatalık 20’nin üzerine, bakliyat türleri adeta uzaktan bakılan ziynet eşyasına döndürülmüş, insanlar tuvalette gazete kullanmaya zorlanır hale getirilmiştir.
Haklı veya haksız zam uygulamasına geçenleri de yadırgamamak lazım. Bu zamları uygulamaya koyanların da bakmakla mükellef oldukları aileleri var.
Kimimiz lüks kamaralarda, kimimiz ‘pulman’ lar da olsak ta aynı gemide seyahat etmekteyiz.
Üretim girdilerindeki maliyetleri göz önünde bulundurmaları yanında bu insanların da yaşama hakları var! 
Önemli olan zam kontrollerini sağlayabilmek, ekonomik olumsuzlukları dengeli şekilde karşılayabilmek. 
Kimisine bol kepçeden verirken kimilerine “ucundan azıcık’la” yetinmemek!
Nedense aklıma rahmetli yengemin  “hediyeye deliler sevinir” sözü takıldı kaldı.
Yapılan artışlara sevinsek, mi ağlasak mı? 
Gerçekleştirilen maaş artışlarının, enflasyonda tavan yapmasına neden olması yanında, bilhassa yüzde 110-120’lere çıkan gıda zamlanmalarında yeni ve kontrolsüz etiket fiyatlarını körükleyecek, krizi önlemek bir tarafa yangına körükle gidilecek. 
 

YORUM EKLE

banner471

banner473