Güzel ülkemizde sadece iç siyasetin değil; Türkiye’deki siyasetin de etkili hale gelmesi yönünde gayret sarf edenler vardır…
   Özellikle sosyal medya paylaşımlarında KKTC’den de bazı siyasileri aralarına alarak, belirli çevrelere mesaj verme gayretlerini büyük bir üzüntüyle izliyoruz…
   “Bizimkiler kazandı, göreceksiniz” gibi mesajlar ve intikam alma hevesleri gerçekten bir Avrupa ülkesine yakışmıyor…
   Kesin çözüm olmasa da Kıbrıs’ın tamamı Avrupa toprağıdır…
   Öncelikle bu gerçeği herkesin hatırlamasında fayda vardır…
   Burası siyasi hesaplaşmalara göre yönetilecek bir ülke değildir…
   Sonradan gelip, bu toprakları yönetme gibi hevesi olanlar bundan vazgeçmelidirler…
   Veya birileri onlara doğruyu anlatmalı, rüya gördüklerini ve bu rüyadan vazgeçmeleri gerektiğini söylemelidir…
   Demokratik ülkelerde seçim zamanı taraf tutma herkesin hakkıdır…
   Ve bu hakkı kullananlara karşı devletin ceza verme gibi bir şansı yoktur…
   Zaten böylesi bir siyaset anlayışı da olamaz…

Huzura ihtiyaç vardır
   
   En zor koşullarda direnen ve bu güzel adayı terk etmeyen insanların, bundan sonra siyasi baskılarla tavır değiştirmesini kimse beklememeli…
   Burada ihtiyacımız huzur ve güven içinde yaşamaktır…
   Havasıyla, doğal güzellikleriyle ‘cennetten bir köşeyi’ andıran ‘bir aşk adasını’ bırakıp gitmek kadar üzücü bir şey olabilir mi?..
   Elbette olmaz…
   Ancak; bu cennet adada artık huzur istiyoruz…
   Daha temiz bir çevre, daha düzgün yollar ve bu yollarda koruyucu bariyerler istiyoruz…
   Çağdaş ülkelerde olanlardan fazla bir isteğimiz yoktur…
   Elektrik kesintilerinin son bulması, üretim maliyetlerinin aşağıya çekilerek halkımızın rahatlatılması bizler için çok önemlidir…
   Elektrik ve ulaşım maliyetinin yüksek olduğu yerlere yatırımcı çekemezsiniz…
   Halbuki bizde her ikisinin de maliyeti oldukça yüksektir…
   Güneyden, 5 saatlik uçuşla Londra’ya 100 Euro’ya gidebiliyorsanız; Ercan’dan Adana’ya 30 dakikalık uçuş için 120 Euro ödemeye mahkûm olmakla bu ülkeye yatırımcı da getiremeyiz, turist de…
   Öyleyse; bu iki konuya öncelik vereceğiz…
   Maliyetleri aşağılara çekmek için plan proje üretilmesi yönünde teşvik edici olacağız…
   Türkiye’den ısrarlı taleplerde bulunacağız…
   Daha çok uçak seferi ile rekabeti teşvik edip, fiyatları aşağılara çekmemiz halinde bu ülkede 2 veya 3 yıldızlı otellerin de boş kalmayacağını biliyoruz…

Her tarafta sorun var

   Kendi kendimize yarattığımız çarpık düzen içinde halkın ve devletin yararına işler yapamıyoruz…
   Her tarafta ciddi bir sorunla karşılaşıyoruz…
   Hastalarımıza zamanında ilaçlarını veremiyoruz…
   Devlete iş yapan firmaların parasını ödeyemiyoruz…
   Kent içlerinde ve ana yollarda ağaç boyuna ulaşmış otları dahi temizleyemiyoruz…
   Sıcakların başladığı şu günlerde sineklerin saldırısına uğradığımız için evimizin kapı ve pencerelerini açamıyoruz…
   Tarihi eserlerin bakım ve onarımını yapamadığımız için Rum propagandasına malzeme veriyoruz…
   Eğitimde hala ‘Tam Gün’ uygulamasına geçemediğimiz için kaliteyi yükseltemiyoruz…
   Kanalizasyon sorunuyla boğuşmaya devam ediyoruz…
   Apartmanlarımızı dahi yönetemiyoruz…
   İnşaat atıklarını olduğunu yerden kaldıramıyoruz…

Öyleyse konuşacağız

   Parasız yapılabilecek işlerin dahi sürüncemede bırakılması karşısında elimiz kolumuz bağlı vaziyette mi oturacağız?..
   Birilerinden pay alarak ‘kendi çıkarımız’ için suskun mu kalacağız?..
   Parti rozetine bakarak mı hareket edeceğiz?..
   Yazıyoruz, uyarıyoruz, söylüyoruz diye ‘birilerinin adamı’ mı oluyoruz?..
   Bu nasıl bir anlayış…
   ‘Şikayetlerle adam yiyerek’ siyaset yapma alışkanlıklarını artık bir kenara bırakıp, ülkemize hizmet etmeye bakalım… 
   Bu ülke insanı daha iyi yönetilmeyi, dürüst icraatları hak ediyor…
   Her alanda değişim istiyor…
   Bunu yapan kim olursa olsun şartsız destek vermeye devam edeceğiz…