banner564

Siyaset anlayışımız ve çöken yapı

 Seçim zamanlarında aday aramaktan yorulan partiler var...

  Kolay mı her 3-4 yılda bir 50’den fazla aday bulacaksın...
  Sonra 12 saatlik ‘sıralama’ kurultayı yapacaksın...
 Tüm üyeleri salona toplamak için günlerce telefonları çalıştıracak, benzin-yemek parası harcayacaksın...
  Aday yapmak için kapısını aşındırdığın adamı, siyasetin sihirbazlarıyla birlikte ‘sıra yarışına’ sokacaksın...
  Toplantı salonunda listeler havada uçacak...
  Kazanma şansı olanları ‘KKTC siyasetinin diliyle darayacaksın’, ondan sonra da genel seçime gideceksin...
  Adaylık sıralamasında ‘darayan’ ve ‘daranan’ insanlardan partiye ‘sadakat’ isteyeceksin...
  “Mühürden kaçanların affedilmeyeceğini’ söyleyeceksin...
  Adam seni dinler mi hiç?
  Aday sıralamasında ‘daralanmış’ adam, partiye mühür vurulmasından yana çıkar mı?..
  Etrafında güvendiği insanlara, aile yakınlarına ‘karma kullan gardaş’ demez mi?..
  Hatta kendini ‘daralayan’ adamları dışlayan birçok liste oynatmaz mı?..
  Vay KKTC vay!..
  Bu demokrasi oyununu öyle güzel oynuyorsun ki; İsviçre’yi de, İngiltere’yi de çatlatacak, patlatacak kadar başarılı olabiliyorsun...

Nasıl başladık, neler yaptık?

 ‘Hodri Meydan’ sonrasında yaşananlara bir bir bakalım...
 Önce MYK’ların toplantısı ve değerlendirme...
  Sonra parti meclislerini toplayıp karar alma...
  Ardından seçim kanunu...
  Meclis’te tartışma...
  Sonrasında oylama...
  YSK ile toplantı...
  Son sürat ‘yarım kalmış işlerin’ tamamlanması...
  Sonrasında aday saptaması...
  “Gel kardeşim gel... İster sağdan, ister soldan, yeter ki bizim partiye gel...”
  Gelirim ama kontenjan isterim...
  Hepsini dağıttım, sana kalmadı...
  Bak bu seçim hükümetteyiz, seni unutmam...
  Ya bakan olursun, ya da meclis başkanı...
  Olmadı, başkan yardımcısı...
  Gel kardeşim gel...
  Bizde renk ayrımı da yok, cinsiyet ayrımı da...
  Sen gelmezsen gelini getir...
  O da gelmezse oğlunu, kardeşini, dayını, yengeni...
  Ohhh be nihayet liste tamam...
  Ama 50’de kalmamalı...
  Sonrasında “adam bulamadı” derler...
  Ekle 3-5 daha, sonrasında götür salona...
  Öyle 5-10 saatlik bir sıralama bize dar gelir...
  Erken sonuç sezaryen gerektirir...
  Öyleyse bırak sancılansın...
  Sabaha kadar dönüp dolaşsın...
  Uykusuz halde başına gelenleri anlamasın...
  İlk 5’e girmeyi beklerken son 2’de kendine gelsin...

Biter mi hiç?

  Önce çorbacıya, sonra yatağa...
  Uyanınca dostlar meyhanesinde 2 şiş 4 şeftali, yanında ‘darama salatası’...
  İşte böyle...
  Çektikçe geleceksin kendine...
  KKTC’de demokrasi böyle...
  Uyacaksın yaratılan düzene...
  Bak zoru atlattın...
  Son ikide olsan bile yarış dışı kalmadın...
  On yıldan beri görmediğin hala çocuğunu, amcaoğlunu unutma...
  Yeşilırmak’tan başla, Karpaz’a kadar uzan...
  Arada bir şansın varsa televizyonda boy göster...
  Çözümü savun soldan oy gelsin...
  Garantörlüğe sarıl sağcılar gücenmesin...
  En yakışıklısından bir fotoğrafla kart vizit için matbaanın kapısına dayan...
  Üç yüz da yetmez, üç bin de...
  KKTC artık tek bölge...
  Otuz binden aşağı olmamalı...
  Vadeli mevduatı kırdırmanın tam zamanı...
  Döviz daha da yükselmeden bir miktarını Sterlin, Euro, Dolar yaparsın, artanla araca benzin koyarsın...
  Sosyal medyayı unutma...
  Sıra numarasını ve partinin adını sık sık yayınla...
  “Memlekete hizmet için aday oldum” diyerek başla; lafı fazla uzatma...
  Baktın ki ‘like’ sayısı yetersiz, ablanı, babanı, iş arkadaşlarını da tak’la!..
  Tak’lama arttıkça like’lar da artıyor...
  Ama güzel kadınların rekorunu kimse kıramıyor...
  Onlara yetişme derdine kapılma...
  Belediye pazarındaki manavları ve kasapları unutma...
  “Neçin aday oldun?” diye soran olursa çıkar listeyi başla okumaya:
  -Yolsuzlukların üzerine gideceğim...
  -Suyu beleşe vereceğim...
  -Elektrikten doğal gaza geçip, çevreyi temizleyeceğim...
  -Denizler beleş olacak...
  -KDV’ler kalkacak...
  -Asgari ücreti 2’ye, vergi tahsilatını 20’ye katlayacağım...
 -Yollarda çukur kalmayacak...
  -Ev hanımlarına maaş bağlanacak...
  -İşsiz gençlere kırsal arazi...
  -Çiftçiye bedava gübre ve tohum...
  -Hayvancıya peşin ödeme, Brucella’ya ölüm...

Ama öyle olmadı

   “Hodri Meydan’ sırasında neler vadettiler, neler…
   Sonrasında evdeki hesap çarşıya uymadı…
   UBP dışta kaldı, 4’lü koalisyon yol aldı…
   Koltuğa ısınma, üst düzey atama; derken sıra geldi devalüasyona…
   Evdeki hesaplar çarşıya uymadı…
   Benzine, elektriğe zam üstüne zam…
   İnsanların son 7 ayda yarı yarıya fakirleştiğini görmek hepimizi üzüyor…
   Ama yine de “Allah beterinden korusun” demek zorundayız…
   Mübarek Cuma gününde haydi hep bir ağızdan haykıralım:
   “Allah’ım bu günlerimizi aratma…” 

YORUM EKLE

banner608

banner473