banner564

Siyaset gemisi susmakla yürümez

  Rum lideri Anastasiadis; gerçekten hem başarılı bir işadamı, hem de başarılı bir siyasetçidir...
  Avrupa’yı da, Arapları da iyi tanıyor...
  Mesela Mısır’a bir kaşık bal çalıyor, sonra istediğini elde ediyor...
  Kıbrıs’ın ‘organik balı’ da bir başka oluyor değil mi yani?..
  Önceki gün İsrail Başbakanı Netanyahu ve Yunanistan Başbakanı Çipras ile ‘üçlü bir anlaşmaya’ imza atarken, diğer yandan Mısır Devlet Başkanı General Sisi’yi mutlu etmekten geri kalmadı...
  Telefon açarak ona öyle övgüler yağdırdı ki sormayın...
  “Siz bölgemizde öncü kuvvetsiniz” dedi...
  Sisi bu söz karşısında Arap yağı gibi eridi gitti...
  Mükemmel bir siyaset!..
  Bizimkiler ‘suyun’ içinde boğulurken, Rum tarafı ‘yediriyor organik balı’ ve şaha kalkıyor...
  Gelelim İsrail-Yunanistan ve Rum kesimi arasındaki anlaşmaya... 
  Anlaşma, İsrail gazının Yunanistan üzerinden sevkini öngörüyor...
  İşin bu noktasında “bize ne” diyebilirsiniz...
  Ancak, bir ay kadar önce benzeri anlaşma Mısır ile yapıldı...
  Hem Kıbrıs’ın, hem de Mısır’ın gazını da Yunanistan üzerinden sevk etme konusunda anlaşmalar yapıldı...
  Kıbrıs’ın gazı bizleri ilgilendirmiyor mu?..
  Ayrıca önceki gün imzaladıkları anlaşma; üç ülkenin deniz altından döşenecek elektrik kablosuyla bağlanmasını da öngörüyor...
  Her ikisi de stratejik açıdan büyük önem taşıyor...
  Doğal gazın Yunanistan üzerinden sevki ekonomik açıdan da doğru değildir...
  Rumları ve Yunanlıları yeterince tanımayanlar veya hayal âleminde yüzenler veya Kıbrıs meselesine ‘tek gözlükle’ bakanlar “bu anlaşmalar ileride değiştirilir ve Türkiye’yi de işin içine dahil ederler” şeklinde bir görüş belirtebilir...
  Ne var ki; Rumlar ve Yunanlılar, sırf Türkiye’yi işin içine katmamak için bu anlaşmaları çözümden önce yaptılar...
  Rumlar, güneyde yaşayan 200 bini aşkın yabancıya mal satarken, kuzeyde bir adet zeytin ağacını dahi Türklere bırakmayacağını söyleyebilecek kadar ‘milliyetçi’ ve ‘ırkçı’ insanlardır...
  Eğer karşınızdaki insanları yeterince tanımazsanız, farklı yorumlar yapabilirsiniz...
  Ne var ki; hayati meselelerde farklı yorumların veya hayali düşüncelerin peşinden sürüklenecek halimiz yoktur...
  Kıbrıs Türk tarafının ve Ankara’nın yapacağı en ufak bir yanlışlık, geleceğin Kıbrıslı Türkler açısından yeniden kararması demektir...
  Ve bir daha dönmeyecek şekilde Türkiye’nin bu adadan tamamen dışlanması, ENOSİS’in gerçekleşmesi demektir...

Temsilcilerimiz nerede?
  İşin üzücü yanı Kıbrıslı Türkleri temsil edenlerin sessizliği ve tepkisizliğidir...
  Rum tarafının, Yunanistan’la birlikte yürüttüğü, Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin dışlanmasını öngören hareketler karşısında hiç kimse sesini çıkaramıyorsa, burada ciddi bir tehlike var demektir...
  İşte o nedenle de herkes endişelidir...
  Gelecek belirsizdir...
  Kıbrıslı Türkler; bu adada yeni gerginliklerin ve çatışmaların olmasını istemiyor...
  Ne var ki; Rum tarafı bir yandan garantörlükleri iptal ettirmek isterken, diğer yandan başka güçleri adaya çekmek için anlaşmalar yapıyor...
  İsrail, Mısır, Ürdün, Fransa ve Rusya ile ortak tatbikatlar düzenleniyor, stratejik anlaşmalar imzalanıyor...
  Bunlar sadece Kıbrıslı Türkler ve Türkiye açısından değil, bir diğer garantör ülke olan İngiltere açısından da endişe verici olmalıdır...
  Kıbrıs’ı karmaşık bir modele doğru sürüklemek yerine, kalıcı bir anlaşmaya odaklanmayan Rum liderliğine doğru yolu göstermek, başta garantörlerin görevidir...
 İşin bu noktasında Türkiye ve İngiltere’nin daha fazla sessiz kalmaması gerekiyor...
 Türkiye’nin garantisi olmadan bu adada güvenlik içerisinde yaşayamayacağını söyleyen Kıbrıslı Türklerin temsilcileri de sessiz kalmamalı ve konuşmalıdır...
  Siyaset gemisi susmakla yürümez... 
YORUM EKLE

banner608

banner474