banner564

Siyaset ve doktor

 
Doktorlar bölük pörçük oldular. Birbirlerini suçluyorlar. Olası bir kaosu bekliyorlar. Kamuoyunda kamuda çalışan doktorlara gelen yasak ile ilgili olarak basını suçluyorlar.
Beyler bayanlar ve uzun uzun okuyup doktor olanlar…
Yıllardır mecliste hukukçu olmadı yıllarca mecliste muhasebeci olmadı, yıllarca mecliste gazeteci olmadı. Ne oldu?
Doktor oldu doktor…
Siz seçtiniz, hatta siz seçtirdiniz. 
Şimdi ortaya çıkan tablo var ya, hiç kusura bakmayın sizin eseriniz. Öyle parmağınızın arkasına saklanarak, sosyal medyada masum fotoğraflarla birilerine göndermeler yaparak bu sorumluluktan kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz?
Meclisin yarısı doktorlardan oluşuyor. Hem de Cumhuriyet Meclisi kuruldu kurulalı. Dr. Cumhurbaşkanı var, Dr. Başbakan var, Dr. Meclis Bakanı var, Dr. Bakanlar var Dr. Parti başkanları var.
40 yıldır oturup kendiniz için bir yasa yapmadıysanız bundan basının veya kamuoyunun ne kabahati var. Tüm sorumluluk sizde. Siz kitleleri kendi doktor arkadaşlarınızın peşinden yürütmediniz mi?
Öküz öldü ortalık bitti mi? Sanıyorsunuz. Eski bir bakanın karısı dert yanıyor sosyal medyada. Ay ablacım kocan bakan iken aklın neredeydi? Bir başka doktor diyor ki “Toplum bizi sevmiyor.” Efendi en çok siyasetçi doktorlardan çıkıyor haberin yok mu? Koskoca adam doktor olmuşsun, bunu bilmiyor musun? 
Sendika başkanı bakan oldu? Aklınız neredeydi? Ey doktorlar…
Bize kızmayın, aynaya geçin, kızın şimdi kızabildiğiniz kadar. Çünkü bugün gelinen noktaya siz getirdiniz bu sistemi. Serbest çalışanı devlet çalışanı. Hep birlikte geldiniz bu noktaya. Nokta.
Barışçıl olmak
Bizde çözümcü olmak demek, çözüm karşıtlarına fasit muamelelerle yaklaşmak demek, bizde çözümcü olmak demek Kuzeydeki unsurlara laf sokmak için fırsat beklemek demek.
Bizde çözümcü olmak demek, Türkiye’ye laf sokmak için beklemek demek. 
Günledir Rum motorluları eylem yapıyor, sınır kapılarını engelliyor, iki toplumun arasına nifak tohumları ekiyor, Kuzeyden kendini Barışçı olarak gören hiçbir sivil toplum örgütü bu durumu eleştirmiyor dahası kınamıyor. 
Bizde barışçı olmak demek, barış karşıtlarının Türk olanlarından başkasını eleştirmemek demek… 
Muhasebeci
Yıllardır bekliyor mecliste muhasebecilerin yasası. Bir türlü geçmiyor, geçemiyor. Hemen hemen tüm partilerin ortak vaadi ama gel gelelim kazın ayağı başka.
Çünkü kurulan sistem muhasebeci olmadan direk memur ile vatandaş arasında. Siyasetçinin de müdahil olması ile belirleniyor vergiler. 
Türkiye’de muhasebecinizin onayı olmadan bankada hesap bile açamıyorsunuz. Bizde kendi başınıza şirket kurabilmek mümkün.Yıllarca vergi vermeyin, gene de işiniz devam eder. 
Sigortaları, ihtiyat sandığını ödemeyin, hiç kimse bir şey demez. Çok çok borcunuz birikir sonra bir af gelir faizsiz ödersiniz nasılsa.
Sahi ya ne zaman geçecek bu muhasebecilerin yasası?
Mesajlar
Mustafa AKINCI:Çözüm tarafları artık yüksek sesle istifanızı istiyorlar. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Ne oldu da artık size güvenmediklerini söylüyor yoldaşlarınız?
Özdil NAMİ:Siz cumhurbaşkanın müzakerecisi olarak kendi partiniz içinden Cumhurbaşkanı Akıncı’ya yöneltilen eleştiriler ile ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? Kendi partinizden yoldaşlarınız abartıyorlar mı? Yoksa yerden göğe kadar haklılar mı?
Cemal ÖZYİĞİT:Geçen gece torunları da alıp Girne’de ailecek bir akşam yemeği yemişsiniz. Bu arada küçük torun kucağınızdan bir an olsun inmemiş. 
Kutlu EVREN:Son dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin yetkilileri ile aranızdan neredeyse su sızmıyor. Yakında Ankara kaynaklı bazı önemli projelere de star verecekmişsiniz.
Hanzade ÖZBAŞ:Besim Bey size beyaz tavus kuşu tüyleri hediye etmiş. Tavus kuşu tüyleri ile güzel sanat eserleri yapılıyor. Bakalım siz bu türler ile neler yapacaksınız?
Bilal KENDİRCİ:Geçenlerde tavlada yendiğiniz bir müsteşarımız arkanızdan size bilerek yenildiğini söylüyormuş. Acaba gerçekten bilerek mi yenildi yoksa yenilgisine bir bahane mi arıyor bizim müsteşar dostumuz?
Şerife ÜNVERDİ:Pazar günü kurulan Lefkoşa Pazarının artık müdavimi olmuşsunuz. Hemen her Pazar ilk iş olarak soluğu pazarda alıyormuşsunuz. Ah birde o pazarın üstü kapalı hale gelse ne güzel olur değil mi?
Dilek KIRICI:Dün yağan yağmura aldırış etmeden kendinizi denize atmaktan geri tutmamışsınız. Yağmurda denize girmek de güzel değil mi?
Osman NESİN: Fazla kilolardan kurtulmak için sabahları yeniden yürüyüşlere başlamışsınız. Hayır, ne için form tutuyorsunuz? Yoksa yakında bir yarışmaya mı katılacaksınız?
Ahmet KAPTAN: Geçen gece sendikadan bazı dostlarınız ile birlikte Çınar Restoranda felekten bir gece çalmışsınız. Bu arada ilerleyen saatlerde söylediğiniz şarkılarda keyfinizi bir kat daha arttırmış. 
Ziya ÖZTÜRKLER: İyi ki yazdınız Atatürk Öğretmen Akademisi ile LAÜ arasında imzalan protokolü. İçeriğini bilmeden sırf eleştiri olsun diye konuşanlara iyi bir cevap oldu. 
Mehmet EMİNOĞLU:Girne’nin tam merkezine büyük bir rezidans daha yapmak için startı vermişsiniz. Sizin izinler önceden aldığınız için son emirnameden ötürü bir engelle karşılaşmayacak.
Aytaç ÇALUDA: Abinizin yeniden aktif sendikacılığa dönmesi ile birlikte ailede siyaset yapmak size kaldı. İlk seçimlerde UBP’den milletvekili adayı olmak için çalışmalara başlamışsınız. 
Hilmi BALKAN: Avrupa tatili dönüşü artık herkes düğün davetiyelerini ne zaman bastıracağınızı sormaya başladı. Yaz bitmeden nikah olacak mı?
Özgen GÖRGÜNER:Geçen gece gittiğiniz bir mekanda sadece kendi masanızın değil mekandaki tüm mangalları siz yakmışsınız. Mangal yakmak anlaşılan sizin işiniz.
GÜNÜN SÖZÜ
“Eğer bu ülkede federatif bir çözüm olacaksa siyaseten eşit, iki kurucu devletli olacak. Dönüşümlü başkanlık da olacak. Ama bunun için toplumu hazırlamanız lazım. Toplumunuza bunları anlatmadınız. Onları hazırlamadınız. Bizim de zor zamanlarımız oldu. Yüzdelik konusu geldiğinde zor günler geçirdik. Harita konusu gündeme geldiğinde zor zamanlar geçirdik. Ama biz bu zorluklardan yılmadık. Halkımıza, evet çözüm istiyorsak, bizim de vereceklerimiz vardır diyebildik.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı
YORUM EKLE

banner608

banner474