Geçtiğimiz aylarda Türkiye Cumhuriyeti (TC) Yükseköğretim Kurulu (YÖK), yaptığı açıklamalarda 2020-2021 eğitim yılının güz döneminin 1 Ekim 2020 tarihinde başlayacağını açıklamıştı. Bunun yanı sıra kampüslerdeki öğrencilerin seyreltilmesi ve hareketliliğin azaltılması içinde gerekli önlemlerin alınmasını önermişti. Ancak TC Sağlık Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu'na yeni gönderdiği tavsiye yazısında "2020-2021 eğitim ve öğretim yılının güz döneminde teorik derslerin mümkün olduğunca uzaktan ve dijital öğretim yöntemleriyle yapılmasını, uygulamalı eğitimlerin zorunlu olduğu programlarda ise uygulamaların mümkünse ertelenmesini" istedi.
Coğrafyamızın iki temel ekonomik sektörlerinden biri olan yükseköğretim izleyeceği yol belli olurken, yükseköğretim için yurt dışından gelecek öğrenci sayısını çok azalacağını tahmin etmek hiç de zor olmayacaktır. Yükseköğretimle ilgili yapılan titiz çalışmalar sonucunda, YÖK’ün KKTC’ye sağladığı kontenjanlar sayesinde kâğıt üzerinde öğrenci sayısında ciddi bir artış olmuştur. Ancak KKTC’deki üniversitelerde öğrenim görmeye hak kazanan öğrencilerin, adamıza gelip üniversiteye kayıt yaptırıp yaptırmayacağı henüz netlik kazanmamıştır.
Ekonominin bir diğer lokomotif sektörü turizmde görülen küçülme, turizme bağlı diğer sektörleri de etkilemektedir. Coronavirüsü nedeniyle alınan önlemler çerçevesinde getirilen kısıtlamalar sektörün küçülmesine tetiklemiştir. Dahası alınan önlemlerin sabahtan akşama değişiyor olması, işin bir diğer olumsuz yanını oluşturmaktadır.
İki önemli lokomotif sektörün içinde bulunduğu çıkmaza bağlı toplumun ekonomik sıkıntıları giderek artmaktadır. Toplumun gündemini geçim derdi oluştururken, siyasilerin gündeminde seçim vardır. Toplumun ve siyasilerin gündemlerini kıyasladığımız zaman seçimlerin ertelenmesinin bir anlamı olmadığını, hatta ertelenmenin yanlış olduğu kanısına varılmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı seçim sonucunun ekonomiye herhangi bir katkısı olmayacağı gibi, cumhurbaşkanlığı herhangi bir çözüm üretebilecek makam da değildir. Çözüm üretecek hükümet erki olmakla birlikte hükümet ortaklarının her iki parti başkanının da cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olması, toplum sorunların ele alınmasını geciktirmektedir.
Yüksek seçim kurulunun açıklamasına göre onbir adaylı bir seçime gidiyoruz. Yedi bağımsız ve dört siyasi partinin gösterdiği adaylar. Adayların altısı siyasi geçmişimiz içinde hep isimlerini duyduğumuz kişiler. Seçimdeki altı adayımızda değişik dönemlerde milletvekilliği, başbakanlık, başbakan yardımcılığı yapmışlar. Şimdi de cumhurbaşkanlığı için aday oluyorlar.
Onbir adayımıza da seçim sürecinde başarılar dilerken, kampanyaları süresince topluma ne kazandırdıklarını özellikle vurgulamalarını beklemekteyim. Kampanya sürecinde yuvarlak kelimelerle kurulacak cümlelerle toplumun gözünü boyamasınlar. Özellikle mecliste değişik zamanlarda koltuk tutanların topluma kazandırdıkları değerler ile ön plan çıkmalarını arzu etmekteyim. Ancak o zaman bizlerde toplum için çalışacaklarına inanır ve destek veririz.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.
Siyasiler seçim, seçmen geçim derdinde
- 06 Eylül 2020, 01:32
- 67
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi