Şimdiki durumda Ekim ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminin favorisi Tufan Erhürman’dır. İsterseniz etrafınıza şöyle bir bakın ve küçük bir yoklama yapın… Parti aidiyeti olmayan pek çok insanın kendi çevrelerine de atıfta bulunarak “herkesin Tufan’a oy vereceğini” söylediğini göreceksiniz.
Ben yapıyorum… Bana samimiyetle yanıt vereceğine inandığım insanlara, “kendinizi boş verin, etrafınızdaki insanlar kime oy verecek” diye soruyorum. Aldığım yanıt nettir: “Tufan’a verecekler!”
Tufan Erhürman, bu noktaya kolay gelmedi. Belirlediği politik duruşu, bütün eleştirilere ve hatta saldırılara karşın ısrarla korudu. Uçlara çekilmeye çalışıldı ama gitmedi! Partisi içinde hoşnutsuzluk olduğu ileri sürüldü; aldırmadı!
Şimdi yeni bir sorun var ama…
Belli bir süreden beri devam eden CTP-TDP ittifakı tartışmaları, “makul düşünen bir başkan” arayışındaki seçmenleri Erhürman’a oy vermekten uzaklaştırma potansiyeli taşıyor. Yolunda giden bir süreci, daha başka noktalara çekmeye çalışanlar varmış gibi düşünmeme neden oluyor.
“Federasyoncular cephesi” kurma çabalarının “iki devletçiler cephesi” kurma çabalarını gizlemeyen ama bugüne kadar bu doğrultuda en ufak bir başarı sağlayamamış olan Tatar’a yardımcı olacağına kuşkusu olan varsa politik işlere karışmamasını tavsiye ederim.
Her seçimin sonucunun, makul duruş sergileyen ve çoğu zaman “tarafsız” diye kabul edilen kemikleşmiş parti oylarının dışındaki seçmen kitlesi tarafından belirlendiği seçim olayları ile ilgilenen herkes tarafından bilinen bir olgudur. Erhürman, uzun zamandan beri sergilediği ve özellikle kendisine karşı olanların eleştirileri ile netleşen tutumu sayesinde bu kesimin sempatisini kazanmayı başarmıştır. Bugünlerde kamuoyunu şekillendiren “Tufan kazanır” algısı bunun bir sonucudur. Bu algıyı değiştirecek her girişim, tartışma veya hareket Tufan Erhürman’ın seçilmesini engellemese bile zorlaştıracaktır.
Kimilerimiz, “birleşen kazanır” zanneder. Bazı toplum kesimlerinin birleşmesi, başka bazı kişi veya gruplarının dışlanması demektir. Birleşen azalır. Evet, iki artı iki dört etmiyor. Ama beş de olmuyor. Genellikle dörtten az ediyor. KKTC siyasi tarihinde bunun örnekleri var zaten.
Bu örneklerin de işaret ettiği gerçekleri görmezden gelerek birleşme edebiyatı yapanların gerçek niyetlerini iyi analiz etmekte yarar vardır.