banner564

Son karar için son girişimler

  Türkiye; son 14 yıl içinde Kıbrıs sorununun çözümü konusunda önemli adımlar attı...
  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde attığı adımları unutmayalım...
  Kıbrıs konusunda daima ‘bir adım önde’ gidileceğini belirterek, bu konudaki ciddiyetini herkese ispat etti...
  Yunanlı meslektaşı Karamanlis’i Burgenstock görüşmesinde ikna edebilseydi, yarım asırlık bir sorunu ortadan kaldırmış olacaktı...
  Ancak; Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumların ‘siyasi eşitlik’ çerçevesinde uzlaşmasını istemeyen Yunanistan, Türkiye’nin uzattığı zeytin dalını geri çevirdi...
  Bunu yaparken, Türkiye’yi ‘işgalci ve istilacı’ olarak suçlamaya devam etti...
  Silahlanma faaliyetlerini artırarak devam ettirdi...
  Türkiye ile ilişkileri bozuk olan ülkelerle flört etmeye başladı...
  Yunanistan’la ‘ortak savunma anlaşmaları’ imzaladı...
  Daha sonra bu anlaşmaların benzerini Mısır, İsrail ve Ürdün’le yaptı...
  Türkiye; Kıbrıs’taki planlı askeri tatbikatlarını ‘iyi niyet gösterisi’ olarak iptal ederken, Rum tarafı çok sayıda ülke ile askeri tatbikatlar yaptı...
  Bunlardan bir tanesi, Trodos dağlarında İsrail komandolarıyla birlikte gerçekleştirilen ‘İşgal altındaki köyleri kurtarma’ tatbikatıydı...
  Bunları hepimiz sabırla izledik...
  Tatbikatları ve ortak savunma anlaşmalarını bahane ederek, müzakere masasından kaçmadık...
  Tarihte ilk defa masaya harita koyduk...
  Yine ilk kez garantilerin görüşülmesini kabul ettik...
  Ama olmadı...
  Niye olmadığını herkes çok iyi biliyor...
  Rum liderliği ve Yunanistan; Kıbrıs’ta ‘iki eşit toplum’ gerçeğini kabul etmiyor ve bunu yasal bir statüye kavuşturmaktan kaçıyor...
  Tüm hesaplar, Türkiye’nin bir gün zor duruma düşeceği ve bu şekilde askerlerini de vatandaşlarını da adadan çekeceği hayali üzerine kuruludur...
  Türkiye’nin, sıkıntılı bir süreçten geçtiğini kimse inkar edemez...
  Ancak Türkiye, bundan daha sıkıntılı dönemleri de yaşamış bir ülkedir...
 Yüzde 150 devalüasyonları, gecelik yüzde 3 binlik faizleri, bir cent’e muhtaç olunan günleri kimse unutmuş değildir...
  Böylesi bir dönemde dahi Kıbrıs’ı ihmal etmeyen Türkiye’nin, şimdiki pozisyonda adayı tamamen terk edeceğini beklemek saflıktan öte bir şeydir...
  Fransa’ya, Tatlısu köyünde askeri üs vermek için çırpınan Rum Yönetimi’nin, diğer yandan Kıbrıslı Türklerin garantörü olan Türkiye’yi adadan söküp atamayacağını artık anlaması gerekir.
  Ayrıca dünya kamuoyu da bu ırkçı, faşist yaklaşımları görmek durumundadır...
  Son olarak Rum ve Yunan Savunma Bakanlıkları arasında ‘Gizli anlaşmaların’ imzalandığı dünkü Rum basını tarafından ifşa edildiğine göre; Türkiye ile KKTC arasında da benzeri ilişkinin sürdürülmesi yadırganamaz...

İki önemli ziyaret
 
  Bilinen bu gerçekler karşısında Türkiye’nin, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin son adımları atma kararlılığında olduğu da görülüyor...
  Başbakan Binali Yıldırım’ın yarın Londra’ya gerçekleştireceği ziyaretin gündeminde Kıbrıs sorunu da vardır...
  Garantör ülkelerden biri olan İngiltere’nin Başbakanı Theresa May ile yapacağı görüşme oldukça önemlidir...
  Aralık ayının ilk yarısında ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Atina ziyareti gerçekleşecek...
  Rumlar bu ziyareti çok önemsiyor...
  Sayın Erdoğan’ın “Askerlerimizi çekiyorum ve garantilerden vazgeçiyorum” demesini istiyorlar...
  Bunun anlamı ‘olmayacak duaya amin’ demektir...
  Güvenliği ve garantileri içermeyecek bir çözümü Kıbrıslı Türkler kesinlikle kabul edemez...
  Yunanistan’la hemen her ay bir yeni askeri işbirliği anlaşması imzalayan Rumların, Kıbrıslı Türklere ‘garantilerden arınmış’ bir çözüm önermesini kimse kabul edemez...
  Hiç kimse kendi toplumunu ateşin içine atamaz...
  Rum tarafı ve Yunanistan, kalıcı bir çözüm için ya bizimle uzlaşacak, ya da ‘iki komşu’ olarak yaşam devam edecek...
  Son karar için son girişimler yapılıyor...
YORUM EKLE

banner471

banner473