banner564

Sorun sadece dışta değil

Müzakere sürecinde mülkiyet konusunun ele alınması ve Türk yönetiminde kalacak Rum mülklerinin geleceğini belirleyecek bir komitenin oluşumundan söz edilmesi; ciddi endişeleri de beraberinde getirdi...
  Mal canın yongasıdır derler...
  Tüm servetini bugün oturmakta olduğu bir mülk için harcayan bir insan, elbette geleceğinin karmaşık olmasını istemez...
  Evinde rahat rahat otururken, bu insan neden çözüm istesin?..
  Birilerinin ona güvence vermesi gerekiyor...
  Nitekim son günlerde gerek Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, gerekse CTP lideri Mehmet Ali Talat, endişeleri bir ölçüde giderici açıklama yaptı...
  Ancak hiç kimse tam olarak rahatlamış değildir...
  Bunun için, mülkiyet komitesinin hangi kriterlere göre karar verceğinin, çözüm öncesinde belirlenmesi gerekiyor...
  Mülkün içinde oturanın öncelik hakkı olacak mı?..
  Olduğu takdirde, para ödeyerek satın aldığı ev için ikinci kez tazminat bedeli ödeyecek mi?..
  Ödeyecekse, bunun alt ve üst sınırı ne olacak?..
  Bunlar önemli ayrıntılardır...
‘Yağmacılar’ suçlaması
  Mülkiyet konusu tartışılırken, bazı Rum siyasilerin, kendi mülklerinde oturan Kıbrıslı Türkleri ‘yağmacılar’ diye suçlaması dikkat çekicidir...
  Ne var ki; ‘hiç Rum mülkü almayan’ veya ‘az mülk aldığı’ için ‘çok alanları’ kıskanan bazı Kıbrıslı Türkler de benzeri ifadeleri kullanıyor...
  Her kim ‘sağlam çözümden’ söz ediyorsa, bir anda ‘yağmacılar’ diye suçlanıyor...
  Bu son derece yanlış ve toplumun birlikteliğini sarsan, aynı zamanda müzakerelerdeki pazarlık gücümüzü zayıflatan bir yaklaşımdır...
  Kendi kendimizi yıpratmak ve zayıflatmak yerine; karşı tarafta nelerin yapıldığına bakmamız gerekiyor...
  Müzakerelerin bu aşamasında bir taraftan Rum mülkü alıp, satanlara 7 yıla kadar hapislik verileceğini açıklayan Rum Yönetimi; diğer yandan Baf’taki tarihi Türk binalarını yıkma kararı alabiliyor...
  Neden yıkıyor bu binaları?..
 Otopark ve yeşil alan yaratmak için...
 “Ben yasal devletim, istediğimi yaparım” diyerek, bu tür kararları yürürlüğe koyanları neden göremiyoruz?..
  Onları neden eleştiremiyoruz?..
  Yıllarca, kuzeydeki otellere yabancı turist gelmesini engellemeye çalıştılar...
  “Sakın bu otellere gitmeyin, onlar hırsızlık malıdır” dediler...
  Kuzey Kıbrıs’ı pazarlama listesine alan ‘Going Places’ gibi uluslararası turizm şirketlerine saldırmak suretiyle geri adım atmalarını sağladılar...
  Ama diğer taraftan Larnaka Havaalanı’nın, Türk arazisi üzerinde olduğunu hep gizlediler...
  Araziyi geri isteyen Helvacıoğlu ailesinin Larnaka Mahkemesi’nde açmış olduğu davayı ilerletmediler...
  Öyleyse; mülkiyet konusundaki tecavüzler tek yanlı olmadı...
  Güneydeki Türkler kuzeye, kuzeydeki Rumlar da güneye geçtikleri için, başkalarına ait konutları kullanmak şart oldu...
  Rum tarafı, göçmenlere konut tahsisi yapmanın dışında çok sayıda Türk arazisini ‘o dönem geçerli fiyatlar üzerinden’ istimlak etti...
  Yeni yol, mezarlık ve parklar daha çok Türk arazileri üzerinde kuruldu...
  Bunları görmezden gelerek veya gerçekleri öğrenmeden fikirler yürüterek, hayati bir konuda sağlıklı kararlar üretemezsiniz...
  Müzakere heyetimizin uzman kişilerden görüş alarak hareket etmesi için, bizler bu tür uyarılara devam edeceğiz...
  Daha güzel günler için çözüme varız...
  Ama bizleri daha gerilere götürecek ve perişan edecek planlara teslim olmayız... 
YORUM EKLE

banner471

banner473