banner564

Sorunların kaynağı bizleriz

 “Kuzey Kıbrıs’ın en büyük sorunu nedir?..” diye sorulduğu zaman, buna tek kelime ile cevap veremezsiniz…
 Çünkü ‘önem arz eden’ birçok sorunu vardır…
 Dağınık ve düzensiz bir yaşam...
 Başka?..
 Üretimden kopmak...
 Kamuyu disiplin altına almamak...
 En kritik kurumlara ve kuruluşlara kadar siyaset bulaştırmak...
 Yürümeyen bir seçim sistemini inatla değiştirmemek...
 Rüşvet, yolsuzluk ve suistimal iddialarını yargıya taşımamak...
 Devlet yönetimi ile parti işlerini birbirine karıştırmak...
 Aynı amaçlı yüzlerce dernek, birlik ve cemiyet kurmak...
 Sendika sayısında rekor kırmak ve sendikal hak anlayışını günlük eyleme çevirmek...
 Gereğinden çok daha fazla siyasi parti kurma, milletvekili seçme, bürokrat tayin etme, müşavirler ordusu yaratma, üçlü kararname adı altında küçük bir ülkede kamu yönetimini tamamen partizanlığa çevirme...

Neden ayrılıyorlar?
 
 Küçük bir ülkede yaşıyorsunuz...
 Gelirleriniz, giderlerinizi karşılayamıyor...
 Yürüyecek yolunuz, yeşil alanlarınız, parklarınız, kaldırımlarınız yok...
 Yeterli otoparkınız da yok...
 Sularınız yıllardan beri asbestli borulardan geçerek evinize ulaşıyor...
 Hastalanan hayvanlara aşı yapacak paranız yok...
 Peki bunları düzeltmek yerine, bir gösteriş havası yaratmak neyin nesi?..
 Neden küçük bir ülkede bu kadar çok memur, bu kadar çok kulüp, sendika, dernek, cemiyet ve siyasi parti var?..
 Neden bir kilometre mesafedeki bölgelerin futbol kulüplerini birleştirmiyor ve daha güçlü bir yapı oluşturmuyoruz?..
 Neden bölünmüşlük içinde, her tarafa çim saha yapma yarışına giriyoruz?..
 Neden her seçim döneminde aklımıza gelen kulüplere ‘siyasi rengine göre’ para dağıtıyoruz?..

Türkiye ile ilişkiler
 
 Önemli olan kendi yanlışlarımızı görebilme ve önlem alabilmektir...
 Trafik ikaz işaretlerini boyayamaz hale gelirken, hemen her türlü sorunumuzu havale ettiğimiz Türkiye ile ilişkileri de yıpratacak adımların atılması son derece tehlikelidir...
 Türkiye bizim hem Anavatanımız, hem de garantörümüzdür...
 Üç garantör ülkeden biri olan Yunanistan; Rum tarafının ENOSİS siyasetini desteklemekten bir an bile vazgeçmedi...
 Diğer garantör İngiltere, portakalımıza bile ambargo koydu...
 Geriye kim kaldı?..
 Türkiye...
 Bizlere her yıl bir milyarın üzerinde para gönderiyor...
 Üniversitelerimize denklik vermek suretiyle 70-80 bin öğrencinin burada eğitim görmesini ve ülkeye oluk gibi para akmasını sağlıyor...
 Bizler; dere yataklarına inşaat izni vererek sel felaketine davetiye çıkarıyoruz...
 Türkiye yeni dere yatağı projelerimizi finanse ediyor...
 Bizler; 40 yıldan beri asbestli su borularını bile değiştiremiyoruz...
 Türkiye deniz altından su getiriyor...
 Bizler elektrik sorununu hala tam olarak çözemedik…
  Dünyanın en pahalı elektriğini ürettiğimiz gibi, hemen her gün bir başka bölgede ‘trafo bakımı’ gerekçesiyle konutları saatlerce karanlıkta bırakıyoruz…
 Türkiye bizlere üçte bir fiyatına elektrik öneriyor...
 Öyleyse; her fırsatta Türkiye’ye saldırma...
 Saldıranlara da izin verme...
 Beceriksizliklerimizin, kokmuş siyasetimizin faturasını Türkiye’ye çıkarma…
 Özellikle böylesi kritik bir süreçte daha dinamik bir yapıya, daha hızlı icraatlara ve Türkiye ile bağları daha da güçlendirmeye ihtiyacımız vardır...
 Becerebilirsek kazanan yine bizler oluruz...
YORUM EKLE

banner608

banner473