banner564

Sosyal kriz bizi beklerken

Kıbrıs Türkü yaşadığı coğrafyada birçok defa olağanüstü durumlardan geçmiştir. Günümüzden 56 yıl önce 8 Ağustos günü de bu olağanüstü durumların başında gelmektedir. 8 Ağustos 1964 bu coğrafyada yaşanan ve yazılan bir destansı direniş günüdür. Şanlı Erenköy Direnişi’nin 56’ncı yılında tüm şehitleri rahmet ve saygıyla anarken, hayatta olan gazilere sevgi ve saygılarımızı sunarız.
O tarihte, özellikle Türkiye ve üçüncü ülkelerde yükseköğrenimlerini ve işini gücünü bırakarak Erenköy’e gelip, bölge köylüleriyle birlikte vatan savunmasında canını veren o dönemin fedakâr Kıbrıs Türkü hiçbir zaman unutulmayacaktır. Ancak şu sorunun özellikle bugünlerde sorulması gerekmektedir. Bu fedakârlık niçin yapıldı?
Fedakârlık, ‘’Bir amaç uğruna veya gerçekleştirilmesi istenen herhangi bir şey için kendi çıkarlarından vazgeçme’’ durumudur. Burada altı çizilmesi gereken nokta kendi çıkarlarından vazgeçmedir. Dolayısıyla fedakârlık, bir amaç gözeterek yapılırken ve kendi çıkarlarının ötesinde olur. Erenköy Direnişi dönemin kısıtlı imkânları ve zor şartları altında gerçekleşmesi, başlı başına bir toplumsal devrim niteliği olarak görülmelidir. Bu nedenle Erenköy direnişi Kıbrıs Türkü’nün geleceği için gelecek nesillere net bir şekilde aktarılmalı ve uluslararası platformlarda da anlatılmalıdır.
Ancak günümüzde Kıbrıs Türk tolumu sosyo-ekonomik olarak arzu edilen noktalarda değildir. Özellikle çalışma hayatındaki eşitsizlik pandemi döneminde kendisini iyice göstermiştir. Geçmişten günümüze hükümet edenlerin onlarca yıldır toplumumuzu vaatlerle yönetme şekillerini analiz edip, geldiğimiz noktayı açıklamak mümkündür. 
Yaklaşan seçimleri işaret ederek diyorum ki; önümüzdeki propaganda sürecinde aynı vaatleri, aynı söylemleri yenden önümüze koyacaklardır. Ancak bu aynı yaklaşım öncelikle Kıbrıs Türk toplumuna ve coğrafyamızın olağanüstü koşullarına hiçbir yarar getirmeyecektir.
Yakın tarihte eşi benzeri olmayan bir krizin içinden geçiyoruz. Öncelikle bunun farkında olmalıyız. Farklı ülkelerin Coronavirüs salgını ile mücadele için uygulamaya koydukları önlemleri görünce, yaşanan sorunun ne denli büyük olduğu anlamak daha da kolay olmaktadır. Bu denli büyük ekonomik sorunlara, sıradan bir teşvik paketleri ya da maaş katkıları gibi önlemlerle müdahale etmek gerçekçi değildir. Önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi ekonomimizin lokomotif sektörleri için geniş tabanlı bir eylem planının oluşturulması elzemdir. Kısacası pandemi nedeniyle belirsizlikler içinde sürüklendiğimiz bu dönemde bize yeni bir Erenköy ruhu gerekmektedir. Ancak yeni bir Erenköy ruhu ile kapımızı çalmakta olan sosyal bir krizi atlatabileceğimizi belirtmek istiyorum.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.

YORUM EKLE

banner608

banner473