banner564

Su, gıda ve kuraklık

Soğanın kilosunun 25-30 TL’ye geldiği konaktayız. Bu esasında gıda enflasyonu noktasında çok ciddi bir uyaran olmalıdır. Üstelik yalnız gıda üretimi değil ama en temel yaşam gereği olan su konusunda da ciddi bir uyaran gereklidir. 
Çünkü Meteoroloji Dairesi yetkilisinin kamuya verdiği bilgiye göre son yıllarda sıcaklık değerlerinde 0,8 ile 1,5 derece arasında ısınma olduğu ifade edildi. İklim krizi nedeni ile bunun yakın zamanda artacağını da ifade etti. Tedbirler alınmasının öneminden bahsetti. 
Ama açıklamasında devletin bu önemli konuya gereken duyarlılığı göstermediğini de saygılı bir dille belirtti. Üstelik bu yıl ciddi bir kuraklıkla yüz yüzeyiz. 
Göletlerimizdeki doluluk oranı yüzde 40 dolayında. Yağmur eksikliği tarım sektörünü olumsuz etkiledi. Bunun hayvansal ve bitki üretimine çok olumsuz sonuçları olacak. Tahıl üretim “deposu” olan tarımsal alanlar kuraklık nedeni ile verimsiz bir durumda. 
Üstelik hoyratça verimli tarım alanlarını kar hırsı ile alabildiğine bina ile doldurup, yabancılara emlak satışını en büyük marifet saymaktayız. 
Yani tarımsal üretim alanları daralırken su ve gıda ihtiyacı olan nüfus artıyor. Üstelik turizm ve üniversiteler gibi iki temel sektörde doğası gereği gıda ve su ile doğrudan bağlantılıdır. Yani İklim krizi bu memleketin ciddi bir derdi olması gerekir. 
Günümüzde çok önemli bir proje ile Türkiye’den gelen su ile günlük kullanım suyu ihtiyacımızı karşılıyoruz. Bu güzel proje ve katkı maalesef bizi derin bir duyarsızlığa da sürükledi. 
Çünkü bu imkanı değerlendirerek yer altı su kaynaklarını daha da verimli kullanıp korumak konusu gündem dahi olmadı. Yani o darbımeselde ifade edildiği gibi balı bol bulanın yaptığını yapar hale döndük. 
Üstelik kuraklık Türkiye’yi de sarmalına aldı. 
Peki gelecek açısından durum ne olacak? 
Su ve gıda üretimi için verimli toprakları gözetmek önemli olmalıdır. Ayrıca hayvansal ve bitkisel gıda üretimi için bilimi temel alan üretim planlaması ve bu ağır enflasyon koşullarında tarımsal üretim desteğini esaslı ele almak gerekir. 
Özellikle su için yer altı kaynaklarını korumak. Ayni zamanda Türkiye’den gelen su değerinin yanına güneş enerjisini de değerlendirerek deniz suyundan tarımsal üretim ve kullanım suyu için gereken yatırımları ağırdan planlamak gerekir. 
Ayrıca yağan yağmur sularının en yüksek seviyede değerlendirilmesi içinde gerekeni ağırdan planlamak ve adım adım yaşama geçirmek gerekir. Ama ne acıdır ki bunlar toplumsal ve siyasal gündemimizde yok. 
Çünkü 5 yıllık Sosyal ve Ekonomik Kalkınma Programı gündemin hiçbir yerinde yok. Ama bunu biz bugün acı ile yaşıyoruz. Çünkü kendi mali ve ekonomik kaynaklarımızı değerlendirme motivasyonu yerine Türkiye’den kim parayı alabilir aymazlığının malulü olduk. 
Bugün ise bunun sıkıntısını misli ile yaşıyoruz. Bu bakımdan artık bu temel konuları sivil toplum ve siyaset alanı gündemin içine almalıdır. 
İklim krizi olsun bizi uyarsın. Su ve Gıda efendiler, hanımlar bu bizi uyarsın.    

YORUM EKLE

banner608

banner474