Eşi, benzeri bulunmayan bir toplum olduk…
   Ülkenin en güzel yerleri yanarken, sosyal medyadaki paylaşımlara baktınız mı hiç?..
   Siyasetçisi, sıradan vatandaşı bir olup suçluyu ilan etti…
   Kimmiş suçlu olan?..
   Yangın helikopterini almayanlar…
   Memleketin her yanı çöplerle kaplanmış kimse bundan söz etmiyor…
   Ağaç boyuna ulaşmış kuru otları temizlemeyen belediyelere, Karayollarına kimse hesap sormuyor?..
   Vatandaş olarak duyarsızlığımızı, sorumsuzluğumuzu dile getiren olmuyor…
   Hiç kimse kapısının önündeki kuru otlardan, boş arazilere atılan çöplerden rahatsızlık duymuyor…
   Sigara izmaritini yola, tarlaya, ovaya fırlatanlara kimse söz söylemiyor…
   Birileri yakıyor, ardından helikopter sorunu yeniden gündeme getiriliyor… 
   Tüm suç helikopteri almayanlarda…
   Helikopterimiz olsaydı ne olurdu?...
   Bir miktar ağaç kurtarılırdı o kadar…
   Ama ciğerimiz yine yanardı…
   Helikopterleri, uçakları olan ülkelerde nelerin yaşandığına bakma zahmeti göstermiyoruz…
   “Biz yakalım da helikopter söndürsün” zihniyetiyle yaşamaya devam ediyoruz…
   Ülkenin bugün geldiği nokta, maalesef ‘tümüyle iflas’ noktasıdır…
   İstisnalar kaideyi bozmaz…
   Hiç kimseye kızmayalım…
   Üzerimizdeki sorumluluğu sadece helikoptere yüklemeyelim…
   Ülkeyi kirleten ve kirletmeye devam eden bizleriz…
   “Vururum, yakarım, kırarım, bana bir şey olmaz” kültürünü sahiplenen ve onlardan gelecek 3-5 oyun hesabını yaparak ülke yöneten bizleriz…
   Ülkeye hizmet etmeyen siyasileri tekrar tekrar göreve getiren ve alkışlayan yine bizleriz…
   İflas etmiş sistemin düzeltilmesi için ortaya iyi bir öneri çıktığı zaman ‘karşı çıkan’ ve bu karşı çıkışa bin bir kılıf uyduran bizleriz…
   Ormanlarımızın yanmasının, ülkemizin kirlenmesinin, doğanın içine edilmesinin tek sorumlusu bizleriz…
   Olanı yok etmede üstümüze yoktur…
   Kebap ve saldırı kültürünün dışında bir becerimiz de yoktur…
   Peki bundan sonra ne mi olacak?..
   Gidilecek köyün minareleri bellidir…
   Az daha sabırlı olun…
   Takvim işliyor…