banner564

Süpürme ve ‘Leş Abbana’ 

1999 AB Helsinki Zirvesi sonuç bildirgesi ile Türkiye’ye AB Üye Aday statüsü verildi. Ayrıca, “ Kıbrıs Cumhuriyeti “ de Kıbrıs sorununda çözüm olsun, olmasın;  AB üyesi olma hakkını elde etti. Bunu da Kıbrıs Türk liderliği ile Türkiye Cumhuriyetinin kabul etmesi üzerine, yalnız Kıbrıs sorunun çözüm süreci değil, ama aynı zamanda Türkiye ve Kıbrıs’ta çok dinamik bir devinim gelişti. Bu devinimin temeli;  demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü değerleri yanı sıra, ekonomide, verimlilik, rekabet ve özel ile kamu kaynaklarının etken olarak değerlendirilmesine dayandı. O günden sonra Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ta siyaset ve toplumsal yaşamın her alanında tartışma ve arayış, Kopenhag, Maastricht Kriterleri, AB Uyum süreci ve Yüksek Öğrenim ve Eğitim alanında da Bologna süreci oldu. Bu süreç özellikle 2002 sonrası çok arttı. Bu kriterleri ve AB Uyum Sürecini temel almayan arayışlar, toplum indinde yer bulmamaya başladı. Hatta Kuzey Kıbrıs’ta AB olgusunu, “ kıyma makinesi” olarak tanımlayan ve çözüm süreci ile AB ‘ye karşıtlık yapanlar dahi, bir müddet sonra; “ ama bizde çözümden ve AB üyeliğinden yanayız “ demeye başladılar. Yani AB Uyum sürecini ve bu kriterleri ele almayanın siyaset alanında etkisi olamazdı. Bu devinim, yaşamın bütün alanlarında önemli bir dinamizm getirdi. Söz, düşünce, anlatım, basın özgürlüğü genişledi. İnsanlar korkmadan, inançlarını dile getirmeye başladı. Ekonomide özel ve kamu yatırımları en yüksek seviyeye çıktı. Düşünün ki Kuzey Kıbrıs’ta 2004- 2008 arası kamu kaynakları ile yapılan alt yapı yatırımlarının toplamı, GSMH  yüzde 20’ si kadar oldu. Güneyde çalışan insanlarımız Kuzeye geldi. İnsanların alım gücü yükseldi. Yaşam standardı arttı. Ayrıca ekonomik kurumlarımız özelde ve kamuda, evrensel standart almak için teknik ve diğer alanlarda ciddi yatırımlar yapıp, adımlar attılar. O günlerde basında, şu veya bu özel şirketin ve kamu kurumunun, bir evrensel standart belgesi aldığı haberleri yer alıyordu. Sorun, kriz yok mu idi? Evet vardı. Ama bunlar yıkıma yol açmadan aşılıyordu. 2006 döviz krizini az hasarla atlatmak örnektir. .
Ancak özellikle 2014 sonrası Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs’ın bu devinimi önce hız kesti, sonra gündemin son sırasına bu değerler itildi. İtilmekle de kalmadı. AB Uyum süreci ve Kopenhag, Maastricht Kriterleri unutturuldu. Bunları İfade edenler ise “ kara kuzu” halinde takdim edildi. Artık geçerli olan kavram, “ yerli ve milli” oldu. Sanki o kriterler ve Uyum süreci yabancı ve düşman birlik kavramı idi. Ama hayır. Esas onlar, “yerli ve milli” olmalıydı. Olmadı da ne oldu? 
Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, adalet alanında en geri hale döndük. Ayrıca onca çabaya ve toplumsal üretkenliğe karşın, ekonomide krizden krize yuvarlanan bir hale döndük. İnsanlarımızın alım gücü yerlerde sürünür oldu.  Kuzey Kıbrıs için yazayım. İnsanımız için yaşamı cehenneme döndüren bir ortam oluştu. Ama Kıbrıslı Rumlar ve yabancılar için memleket, “ Mr. Pound Mağazası”  oldu. Her şey onlar için” ya beleş “ olurken, insanımız için sıcak fırının duvarı gibi oldu. Yani insanımız için market, pazar ve piyasa, “ değme elin yanacak” ortamına döndü.. Bu hal yalnız ekonomiyi, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü eritmedi. Ahlakı, toplumsal dayanışmayı, sevgiyi;  yurda, topluma bağlılığı da erozyona uğrattı. 
Bu nedenle yeniden,  AB Uyum süreci ve o kriterlere bakma zamanıdır. Bizi ister alsınlar, ister almasınlar;  toplumumuz için kendimiz, irademiz ve varlığımız için bu alana yüzümüzü dönmeliyiz. Kıbrıs sorunundaki hareketlenme önemlidir. Çünkü bu kriterlerden, 2014 sonrasında soğutma süreci; “ haçana bir Kıbrıs Sorunun çözümü için uğraşacağız, artık evimizi temizlemekle, süpürmekle uğraşalım “ masalı ile başladı. Ne oldu? Bu kriterler, toplumsal hafıza ve siyaset alanında unutturuldu. Sonuç ne? Temizlik ve süpürme yerine;   hukuksuzluk, yolsuzluk bir birine ekleniyor. Süpürelim derken “ Leş Abbana “ olduk. Ekonomi yerlerde sürünüyor, döviz krizi her şeyi eritiyor. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ağlayacak hale döndü. Toplumsal dayanışma, sevgi eriyor. Vur vuranın, kır kıranın başı bozukluğu her alanı sardı. Demokratik iradeye yabancılaşma arttı. AB Uyum süreçlerine ve AB kriterlerine yeniden dönmek ve Kıbrıs sorunun hakça çözümü için ilgiyi yükselmemiz gerekiyor. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Turkish Power
Turkish Power - 1 ay Önce

Birakin yalani dolani irzina gecen ab rum yunan sen hala ben orospulandim ondan oldu havasindasin sayin bakanim durust olunuz

banner471

banner474