Referandumun 18’inci yıldönümünde Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis’in görevinden ayrılması nedeniyle; Kıbrıs sorununun bu yıl içinde çözülmeyeceği iddia ediliyor…
Gelecek yıl içinde hem güneyde, hem de Türkiye’de seçimler vardır…
İşte o yüzden büyük bir çoğunluk “seçimlerden önce çözüm olmaz” görüşündedir…
Ne var ki; 23 Nisan 2003 yılında kapıların açılması kararı da bizler için sürpriz olmuştu…
Sabahleyin uyandığımızda bir bakmışız ki yüzlerce Kıbrıslı Rum kuzeye, Kıbrıslı Türkler de güneye akın ediyordu…
Öyleyse sürprizlere her zaman için hazırlıklı olmalıyız…
Burada önemli olan bazı endişelerimizin giderilmesidir…
Kıbrıslı Türklerin ezici bir çoğunluğu, 1974 öncesinde katliamlara, şiddet içerikli saldırılara maruz kaldığı halde ‘güvenliğin sağlanması’ halinde yeniden birleşmeye karşı değildir…
Annan Planı’nın yüzde 65 “evet” oyu ile kabul edilmesinin ana nedeni, bu ülkeye barış ve huzurun gelmesi, çocukların Avrupa standartlarında yaşam sürebilmesi içindir…
Fakat; Kıbrıslı Rumların samimiyetinden emin değiliz…
Çözüm olması ve Türkiye’nin adadan çekilmesi halinde yaşanacaklardan endişeliyiz…
Kıbrıs’ın kuzeyinde Türklerin yaşayacağı ve güvence altında olacakları söylemi tek başına yeterli değildir…
Serbest dolaşım, yerleşim ve mülkiyet hakkı olacağına göre; zaman içinde kuzeydeki Türk sayısının azalması ve ‘korkutma amaçlı’ terör faaliyetlerinin başlaması halinde, bunu hangi gücün durduracağını bilmek istiyoruz…
Günde 3 tane Türk aracının havaya uçurulması ‘terör’ kapsamında mı değerlendirilecek, yoksa ‘iç mesele’ olarak mı adlandırılacak?..
Mülkiyet baş ağrısı
Devam edelim…
Büyük paralar harcayarak Rum arazisi üzerinde ev yapanların durumu ne olacak?..
“Arsa sahibi mülkün de sahibidir” denilerek, evi yapan sokağa mı atılacak?..
Sınır düzeltmesi ve harita düzenlemesi adı altında 60-70 bin Kıbrıslı Türk’ün göç etmesi durumunda yeni ikamet yeri neresi olacak?..
İkamet edilecek konutları kim yapacak?..
Yer değiştiren insanlar hangi meslekle para kazanacak?..
Kamuda çalışan ve emekli çıkan 75 bin kişinin maaşlarını kim ödeyecek?..
Sosyal Sigorta kurumuna prim yatıranlar hangi sistem üzerinden emekli olacak?.
Sağlık merkezleri her iki toplum için de eşit hizmet mi verecek, yoksa Türkler kendi, Rumlar kendi hastanelerinde mi tedavi olacak?.
KKTC üniversitelerinin verdiği diplomalar tanınacak mı?..
Sonradan vatandaş olanlar gidecek mi, kalacak mı?..
Kıbrıslı Türk’le evlenen Türklere vatandaşlık verilecek mi?..
İki tarafın ‘milli bayramları’ devam edecek mi, bitecek mi?..
Türk bankalarından kaçı çalışabilecek, kaçı kapatılacak?..
Yarım asra yakın bir zamandır bizim kullandığımız Rum mülklerinden veya Rumların kullandığı Türk mülklerinden tazminat talebi olacak mı, olmayacak mı?..
Olacaksa ortaya çıkacak tazminat miktarlarını kim, nasıl karşılayacak?..
Yanıt bekleyen soruları daha da artırabiliriz…
Ankara ve Atina arasında yürütülen müzakerelerde ‘iki toplumu da tatmin edecek’ bir uzlaşı sağlanırsa, çözüm için seçimleri beklemeye gerek kalmayacak…
Tabii ki her yanlışın bir bedeli vardır , KKTC deki Rum mallarına Dünyayı ve Uluslararası Hukuku karşımıza alarak bizim olmayan Rum mallarına tanınmayan KKTC Koçanı çıkararak Rum mallarını yağmalayıp sattık birçoklarımız Sterlin zengini oldu , Sanki Uluslararası hukuk hiç kapımızı çalmayacakmış gibi hareket ettik bu yanlıştan ve bu yanlıştan donmedik ,Ne MTK nunu çalıştırabildik ve ne de yasal yoldan Rum mallarını Türkleştirebildik elbette bunun ağır bedelini bizler değilse bile maalesef çocuklarımız veya torunlarımız katlanarak ödemeyecektir !
Kıbrıslı Türkler tabii ki Çözüm ve birleşme ile Avrupa Standartlarında yaşamak istemektedir , bugün kötü siyaset ve yönetimle talan olan Ülkemizde ulaşım Turizm ve üretimi olmayan cebimizdeki TL nin her gün eridiği bir ortamdan çıkıp Avrupa Ülkesi olmak tabii ki her Kıbrıslı Türk’ün arzusu fakat KKTC nin bugün geldiği noktada Adada çözüm ve birleşmenin en uzak noktasındayız, Liderlerimiz artık elini masaya vurup Kıbrıs’ta çözüm ve birleşme istemiyor Toplum Lideri Cumhurbaşkanımız artık Dünyanın kabul görmediği egemen ayrı devlet çığlıkları atıyor başka görüşme istemiyor !
Bu gelişmeler ve siyaset ışığında her geçen gün fakirleşip yoksullaşan KKTC nin değil Avrupa Standartlarını Afrika standartlarını bile yakalayabilmesi mümkün değildir !!!