Ekonomik İşbirliği Teşkilatı toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ın, Ercan’da yaptığı basın toplantısında dile getirdiği hedeflerine, güneyden destek geldi! Bu destek, Güneyde Başpiskopos Sayın Yeorgiu’nun kuruluş toplantısına katıldığı, Kurtuluş 2025 isimli siyasi partiden geldi.
Çünkü Sayın Tatar, Ercan’da verdiği demeçte, Temmuz ayının ilk yarısında gerçekleşecek 5’li Zirvede, kimsenin Federasyon konusuna kendisini ve politikasını çekemeyeceğini ifade etti. Bu demeçteki taleple, Güneyde kurulan Kuruluş 2025 siyasi partisinin kuruluş gerekçeleri, Sayın Tatar’ın hedefi ile aynı. Çünkü bunlar da; İki Bölgeli, İki toplumlu Federasyonun, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni dağıtacağı ve Kıbrıs’ın Türkleşmesi ile Türkiye’nin himayesi altına sokacağı’ gerekçesi ile Federasyona karşı olduklarını açıkladılar.
Sayın Tatar ile Federasyon karşıtlığı konusunda hem fikirler. Ama karşı çıkma gerekçeleri güya farklı. Çünkü Sayın Tatar, Federal çözümün Kıbrıs’ı, Rum hâkimiyetine sokacağını söylüyor. Güneyde Başpiskopos’un da kuruluş toplantısına katıldığı Federasyon karşıtı bu, Kurtuluş 2025 siyasi partisi ise Federasyonun; adayı Türkleştireceği ve Türkiye himayesine sokacağını’ ifade ediyor.
Farklı gerekçeler ama amaçları aynı. Bu da, 1977 -1979 Doruk Antlaşmaları ve ilgili BM Kararları temelinde, hala Kıbrıs’ta karşılıklı kabul edilecek bir antlaşma zeminini oluşturma potansiyeli olan Federal çözümü darbelemek.
Güneydekiler hakimiyetçi ve gaspçı anlayışa sahip olanların yaklaşımları bu. Kuzeydekiler de ayrılıkçı bir hedef ile iki toplumun ortalığına ve siyasi eşitliğe dayalı bir çözümü darbelemek anlayışında. Kim demiş ki Güneydeki ve Kuzeydeki Federasyon karşıtları, antagonist bir çelişki içindedir. Bunlar, Kıbrıs’ın 1977- 1979 Doruk Antlaşmaları ve BM Parametreleri temelinde çözüme ulaşmasını engellemek için ortaklaşmaktadırlar.
Bunlar yalnızca iki toplumunun değil, ama tarihin ve coğrafyanın yan yana yaşamaya mahkum ettiği Türkiye ve Yunanistan halklarının da barışçı gelişmelerine engel olma konusunda ortaklaşmaktadırlar. Bu olay, aynı zamanda laikliğin ne denli önemli olduğunu da yine gösterdi. Güneydeki Başpiskopos’un, böylesi bir siyasi toplantıya bir Din Önderi olarak katılması ve konuşma yapma garabeti; bize, laikliğin değerini yeniden göstermektedir.
