banner564

Tenhalarda buluşalım

Açılan kapısından diri adımlarla girdiğimiz 2020 yılında Kıbrıs Türkü’nün iradesine başvurulacak çok önemli gelişmeler yaşanacak. 
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak.
Nedense Selami Şahin’in “Belki bu aşk ölümsüz, belki yarım kalacak” sözlerinin yer aldığı şarkısı geliyor aklıma.
Genel Başkanını aday çıkarsa da CTP bu seçimlerde kilit parti olarak gözüküyor.
Birinci turda adayının seçim kaybının hıncı ile en zayıf parti desteğine sahip Akıncı’ya geçmişte olduğu gibi yönelebilir.
“Federasyoncular” başlığı altında sivil toplum örgütlerinin de romantik sloganlarıyla çıkış yapabilir.
Güneyin federasyon kavramının içeriğine bakılmadan başlatılacak hareketler önümüzdeki dönemlerde Kıbrıs Türkü’nün felaketini hazırlayabilir.
Bütün bunlara karşın Federasyona sıcak bakmayanların safları daha da karmaşık!
Bugünkü Meclis çatısı altındaki en zayıf halka YDP Genel Başkanını aday göstermeye kalkarsa, HP de kendi adayında ısrarcı olursa, seçimlerin favorisi gösterilen UBP adayı ikinci turda parçalanmış oy potansiyelini toparlayamama telaşına girebilir.
UBP’nin tek yumruk olmadığını, Ersin Tatar’dan sonrası kavgalarının sinsi sinsi başlatıldığını da hesaba katarsak durum daha da karmaşık bir şekle dönüşebilir.
Bunları hesaba katarak ilk turdan tarafların tek aday üzerinde mutabakat sağlayarak yola çıkmaları, ikinci turda daha organize hareket etmelerine zemin hazırlayacaktır.
Önümüzdeki seçimler sadece bir Cumhurbaşkanı seçimleri değildir.
Kim seçilirse seçilsin gözü kapalı bir maceracı kimliği içinde olabileceğine ihtimal vermiyorum ama Kıbrıs’ta garantörlük kavramı bana göre en temel unsurdur.
Bunu sulandırmak bile Kıbrıs Türkü’nün geleceğini karanlıkların içine atmak demektir.
Güney Kıbrıs’ın garantörlüklerin kaldırılmasında bu denli ısrarcı olmasının gerçek sebebi nedir?
Nüfus ve ekonomik bakımdan Rum kesimi ile mukayese yapılamayacak düzeyde olduğumuzun gizlisi, saklısı yok. 
Bu zafiyetlere sahip bir toplumun hamisiz bırakılmış konumunu düşünün! 
Yalnızlığa itilmiş, tenhalar çekilmiş konumunu hesaba katın!
Bütün bunlara Güney Kıbrıs’taki milliyetçi fanatizmi ve bunu körükleyen Kiliseyi de hesaba kattığımızda Kıbrıs’ta Türkiye garantisinin kaldırılması yıllardır yaşananların sil baştan olması demek değil midir?
Kıbrıslılık olgusunu öne çıkararak yaratılmak istenilen nostaljik yapı hamlelerine saygı duyarım ancak her şeyde olduğu gibi bunun da bir ölçüsü olmalıdır. 
Bu ölçü içinde yaşanılan iki bölgeliliğe rağmen güneyde Türklere yapılan saldırganlıklardır.
Bu ölçü Güneyin devlet olgusunu elinde bulundurmasının getirdiği avantajlarla her başlıkta dünyada Kıbrıs Türklerini bir azınlık olarak lanse etmesinde yatmaktadır. 
Yaşam hakkı tanımamasındadır! 
Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki ana temalar romantik barış çığırtkanlıklarından çok, bunlar olmalıdır.

YORUM EKLE

banner471

banner474