banner564

Ticaretin önemi ve ağlanacak halimiz

   Dövizdeki yükselişe karşı çaresizlik mesajları devam ediyor…

   “Ne yapalım bizim paramız yok ki” diyenler var…
   Euro’ya geçilmesini önerenler gibi, TL kullandığımız için vatandaşın mağduriyetini giderecek önlemlerin yok denecek kadar az olduğunu söyleyenler de var…
   Euro’ya geçiş yapılamaz…
   Fakat; dövizdeki yükseliş nedeniyle ortaya çıkan mağduriyetlerin bir kısmını ortadan kaldırma şansı vardır…
   Çaresizlik mesajlarıyla kıvrılan ‘devlet yöneticileri’ hepimizi üzüyor…
   Yine bu köşede üç gün önce uyarılarda bulunmuş ve öncelikle özel okullardaki ‘döviz tahsilatına’ karşı önlemlerin alınabileceğini belirtmiştik…
   Binlerce çocuk özel okullarda okuduğu için TL kazanan aileler bir Sterlin’in karşılığı olarak 5.9 TL ödeyemez durumdadır…
   Öyleyse bir saatlik bir toplantı ile tüm özel eğitim kurumlarına bir Sterlin=5 TL uygulaması çok rahatlıkla gündeme getirilebilir ve uygulaması da başlayabilirdi…
   “Ne yapalım, TL’nin kontrolü bizde değil” diyerek çaresizlik içinde kıvrılmak yerine vatandaşın acısını azaltmak için harekete geçmek önemlidir…
   Kuşkusuz böylesi bir karar alırken 3-5 dost veya parti sponsorunu üzebilirsiniz…
   Ancak bir de vicdan meselesi vardır…
   Binlerce insanı ağlatmak yerine, 3-5 sponsoru üzmek arasında bir tercih yapılmalıdır… 
   Üç gün önce hükümete yapılan öneri çerçevesinde Milli Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit’in “gelecek hafta ne yapılabileceği konusunda toplantılar yapacağız” demesi de olumlu bir adımdır!
   Toplantılar devam ettiği sürece dövizde gerileme olursa zaten sancı sona erecek…
   Yok gerileme olmazsa, bu toplantılar bir an önce sonuçlanmalı ve halkın karşısına çıkılarak varılan anlaşmalar açıklanmalıdır…
   Eyyyy halkımız… İşte sonunda yaptık ve başardık…

Marketlerin durumu

   “Yapılacak pek bir şey yok” diyerek ezilip, büzülmek veya senede bir kez ‘Rekabet edebilirlik raporu’ yayınlayarak “Ah da ne ah… 137 ülke içinde 109’uncu geldik…Yandık vallahi, yandık…” denileceğine, piyasayı ucuzlatmak için beyinleri çalıştırmamak gerçekten hayret vericidir…
   Ticaret Odası acaba ne yapıyor?..
   Belediyeler, bakanlıklar ne yapıyor?..
   Hesap makinesi elde rafları dolaşan büyük ithalatçılar nerede?..
   Arkadaşlar; Türkiye’den 18 kuruşa ithal ettiğimiz bir adet tükenmez kalem için 17 kuruş ‘soygun parası’ talep eden bu sisteme bir neşter vurmak bu kadar zor mu?..
   Birkaç kişiyi üzmemek için tüm halkı kazıklar altında inlettiğinizi anlama zamanı gelmedi mi?..
   Vay da ne vay…
   Şimdi gözler askeri kantinlere çevrildi…
   Sivil halkın bu kantinlerden alış-veriş yapmasının yasaklanması isteniyormuş!..
   Neden?..
   Dükkan kirası ödeyen, vergi mahkumu ithalatçı ve satıcı zarar görüyor da ondan…
   Tamam anladık da, askeri kantinde 19 liraya satılan Türk deterjanı bizim markette niye 35 TL’ye satılıyor?..
   Bunu da sormak ver önlem almak gerekmez mi?..
   Ticaret Odası’nın görev alanları içinde ülke ekonomisinde yanlışların düzeltilmesi ve milyonlarca Euro’nun ‘neden güneydeki marketlere akıtıldığını’ sorgulama ve önlem alınmasını teşvik etme diye bir maddecik yok mudur?..
   Bakın Metehan Sınır Kapısını geçer geçmez karşınızda Messsios Market’in tabelasını görürsünüz…
   Üzerinde Kıbrıs kuzucuğu vardır…
   “Cyprus Lamb 6.30 Euro’cuk” diyor…
   Bu da bugünkü azmış döviz kuruna rağmen 31-32 TL’cik ediyor…
   Peki bizim mahalle kasabında kuzucuğun kilosu kaça satılıyor?..
   Söyleyin bakalım onlarda 32 liracık da bizde neden 50, hatta 58 liracık?..

Doğruları konuşma zamanı…

   Sevgili gardaşcıklar…
   El birliği ile batırdığımız bir devletçiğin içine düşürüldüğü tuzaktan kurtulma zamanı gelmedi mi?..
   Daha çok memur alacaksınız diye fonlar, stopajlar, KDV’lerle bu halkı ezdiğiniz ve 2003’ten bu yana milyonlarca Euro’nun güneye akmasını teşvik etmeniz yetmedi mi?..
   Sakın dar ve sabit gelirli vatandaşları ‘güneye gidiyorlar’ diye suçlamayın…
   Ekmek parasına çalışan insanlar ucuzluk nerdeyse oraya giderler…
   Askeri kantine de giderler, Messios’a da…
   Sizler artık oturun da kendinizi sorgulayın…
   Tam 44 yıldır işe yaramaz bir sistem üzerinde ısrar ediliyor…
   Yılda bir kez hükümet değişikliği ve üst kademeye atamalar yapmanın dışında başarabildiğimiz bir tek şey var mı bu ülkede?..
   Sadece siyasetimizi değil, kurumlarımızı da sorgulayalım…
   Bir yandan “Memlekette yangın var” diyoruz…
   Diğer yandan; alınabilecek önlemler konusunda harekete geçmiyoruz…
   Peki neden böyle?..
   Şimdi mangalcıkları yakalım…
   Şeftalicikleri döndürelim…
   Black’cıkları çekelim…
   Ve düşünelim…
   Neden böyle?.. 

YORUM EKLE

banner471

banner473