Başbakan Sayın Ünal Ūstel et fiyatlarının paydaşlarla görüşülerek aşağıya çekileceğini müjde olarak verdi. Daha evvelde marketlerde gereken denetimlerin yapılacağını ve fiyatların aşağıya düşeceğini ifade etmişti. Ne biri ne öteki gerçekleşti. Aksine fiyatlar arttı.
Cumhurbaşkanı Sayın Tatar, Başbakan, Bakanlar 15 Kasım itibarı ile Rusya’dan direkt uçak geleceğini ifade etmişlerdi. Buda gerçekleşmedi. Devletin tüm üst düzey yetkilileri, BM’ye süre verdiklerini ve o süre dolunca da Barış Gücü askerlerinin Kuzeyde görev yapmalarına engel olacaklarını açıklamışlardı. Brexit nedeniyle İngiltere’nin bizimle Direkt ticaret yapacağı ve İngiltere’den direkt uçuş başlayacağını da halka aylar öncesinden muştu olarak vermişlerdi. Tümü kof çıktı. 
Ne isterse olsun, iç ve dış sorunlarla ilgili olarak Hükümet ve Devlet yetkilileri gerçekleşmeyecek söz ve hedefleri günü kurtarmak için ortaya koymamalıdır. Çünkü kısa bir süre sonra kof çıkan bu abartılı ifadeler; yalnız vatandaşın kendine, devlete, siyasete olan güvenini sarsmaz. Ayni zamanda toplumun, devletin ve kurumsal  toplumsal varlığımızın itibarını da dış dünyada sarsar.
Eskiden, anneler bakkala yolladığı çocuğunun sağda solda oyalanmadan eve gelmesi için onu şöyle uyarırdı. “ Bak tükürdüm sekiye, tükürük kurumadan gelecen, eğer kurursa vay haline”. Yani süre tükürüğün kuruma süresi kadar. Hele yazsa o süre daha da azalırdı. 
Yani, hükümet yetkililerinin sorunlarla ilgili yaptıkları açıklamaların hükmü;  asla bir tükürüğün kuruma süresi kadar olmamalıdır. O anı kurtarmak, o günü savuşturmak için sarf ettiğiniz her sözün geçerliliği; tükürük kurmasına kadarsa, asla toplumu genel ve köklü sorunların çözümü etrafında buluşturamazsınız. Bu bakımdan lafı etmeden, edeceğiniz lafı gerçekler terazisinde tartın, ona göre edin.