banner564

Türkiye, AB, Almanya

Türkiye’nin Almanya ile ilişkileri alabildiğine gergin ve çatışmalı bir hale döndü. Siyaseti izleyenler çok iyi bilir ki Alman Muhafazakar Partisi Başkanı Sayın Merkel’in eskiden beri Türkiye’nin AB üyeliğine karşı bir duruşu var.
Ancak süreç içinde Alman Sosyal Demokratlarının, Yeşillerinin ve liberallerinin bu politikaya karşı olmaları nedeni ile muhafazakarlar bu politikalarını etkili bir şekilde sürdürme imkanı bulamadı.
Ancak şimdi gelişmeler öyle bir hal aldı ki Alman Sosyal Demokratları da Türkiye’nin AB üyelik sürecine dönük soğukluk ve karşıtlık  içine girdiler. 
Seçimler nedeni ile SDP Başbakan adayı Sayın Martin Schulz ve CDU adayı Sayın Angela Merkel’in son TV programı tartışmasında, ikisi birden, Türkiye AB üyelik sürecine karşı çıktı. Üstelik Sayın Schulz daha da sert ifadeler kullandı. 
Hangi nedenlerin bu oluşmaması gereken yeni buluşmaya katkı sağladığını elbette ki öncelikle değerlendirecek olan Türkiye kamuoyu ve politika yapımcıları olmalıdır.
Ancak bu konuda biz de değerlendirme yapmak zorundayız. 
Çünkü Kıbrıs sorununun çözüm süreci dahil, adamızın ve Kıbrıs Türk toplumunun, ekonomik demokratik geleceği için bu olumsuz süreç, çok önemli negatif etkiye yol açacaktır.
Almanya Başbakanı, Ekim ayında AB zirvesinde diğer AB liderleri ile Türkiye’nin AB üyelik sürecini sonlandırmayı tartışmaya taşıyacağını açıkladı. Üstelik de bu tartışmada AB’nin Erdoğan karşısında bölünmüş olmaması gerektiğini de ifade etti.
Yani, Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinin kesilmesi gerektiğine dair kendi görüşünün Avrupa’da tartışmasız desteklenmesini istedi.
İşte bu yaklaşım bizi doğrudan ilgilendirir. Çünkü bu tutumu, demokratik tüm insanların karşı olduğu suni birlik ve beraberlik ifadesine doğrudan sarılmaktır. Ancak şimdi çözüm olmadan AB’ye üye olan “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” nasıl bir tavır takınacağı Kıbrıs’ın geleceği için çok önemlidir. 
Onlar da Türkiye’nin AB üyelik sürecinin bitirilmesine destek mi olacaklar? İşte o zaman adanın birleşmesinin en büyük dinamiği olan AB sürecinin yerine ne geçecek? Bunun da cevabını bulmak zorunda kalacaklar. Hem de bir başlarına.
Peki Yunanistan ne yapacak? Ekonomik sıkıntı içinde olmak nedeni ile Ege’de komşusu olan ama tarihi ve siyasi pek çok sorunu olan Türkiye’nin AB üyelik sürecinin kesilmesini Almanya’nın hatırına destekleyecekler mi?
Bu konu bölge barışı ve Kıbrıs sorununun çözüm dinamiği için çok önemlidir. Eğer Güney, Türkiye’nin AB üyelik sürecinde müzakere başlıklarını bloke ederek, çözümü zorlayacağını zannettiği hatalı siyasetinin yol açtığı yanlışlıkları hala değerlendirme noktasında değilse, gerçekten adamızı yeni felaketlere doğru itilmesine bir katkı daha yapacaklar.
Hele, Türkiye – AB müzakerelerinde 23. ve 24. fasılları bloke ederek, bugün herkesin Türkiye’de yaşanan gelişmelerden şikayetçi olmasına yol açan gelişmelere katkılarını da hala değerlendirmediler ise, adayı yeni sıkıntılara hızla sürükleyecekler...
Evet, AB politikalarından şikayetçi olabiliriz. Ama AB süreci öylesine terk edilebilecek bir zemin  değildir. Bu yüzden Türkiye ve AB bu konuyu soğukkanlılıkla ele almalıdır. Alman Sosyal Demokratları da öyle çok kolayca muhafazakarların politikalarına, hele milliyetçiliği tahrik edecek şekilde savrulmamalıdır. 
Bölge ve Kıbrıs’taki barışı savunanlar Türkiye- AB  ve Almanya ilişkilerinin kötüleşmesini değil, aksine soruların akıl ve sağduyu ile aşılıp, demokratik ve barışcı gelişmeleri besleyecek şekilde gelişmesini teşvik etmelidir. Bu gerginlik ile çatışmanın kimseye faydası yoktur.
YORUM EKLE

banner608

banner473