Türkiye’de mali politikalar Mehmet Şimşek’e emanet edildi…
   Kuşkusuz Cumhurbaşkanlığı sisteminde Şimşek’in tek başına hareket etmesi beklenemez…
   Ancak; Türkiye’de hemen herkes Şimşek’in ekonomide alacağı önemleri, özellikle de kurlarla ilgili adımlarını merak ediyor ve bununla ilgili tartışmalar yapılıyor…
   Türkiye’nin alacağı kararlar elbette KKTC’yi de etkileyecek…
  Burada Türk lirası kullanıyoruz ve dövize bağlı gelişmeler bizleri de doğrudan etkiliyor…
   Kuşkusuz, KKTC’nin ekonomik sorunlarını sadece Türkiye’deki gelişmelere bağlayamayız…
   Burada alınabilecek önlemler vardır ama bu yönde herhangi bir adım atılmıyor…
   En önemlisi kamunun sırtındaki kamburu küçültme yönünde harekete geçilmiyor…
   Bildiğimiz kadarıyla KKTC’de her ay 85 bin dolayında insana devlet tarafından ‘çek’ çıkarılıyor…
   Bunun bir kısmı kamu çalışanı veya kamu emeklisi…   
   Geriye kalanların 35 bini de sosyal sigorta emeklisi, engelli, malul gazi, kimsesiz-yardıma muhtaç insan…
  KKTC nüfusunun 390 bin olduğunu kabul edersek, yeni doğmuş bebekler dahil her 4 kişiden bir tanesi devletten maaş alıyor…
   Bunun yıllık maliyeti 3 milyar TL’nin üzerinde…
   Kuşkusuz; KKTC devletinin başka ciddi harcamaları da vardır…
   Bunların bir kısmı gizli tutuluyor…
   ‘Çeşitli isimler altında’ harcanan milyonlar vardır…
   Ver babam ver…
   Sadece devlet baba vermiyor…
   Bir de devlet babanın kontrolündeki kuruluşlar var…
   Kooperatif Merkez Bankası gibi…
   Kağıt üzerinde çok karlı!..
   Ama kasası ‘olması gereken kadar’ dolu değil…
   Batmış KTHY’de, Toprak Ürünleri ve Telefon Dairesi’nde ‘Geri dönüşü mümkün olmayan’ batık krediler var…
   Tümünün tutarı bir milyar Euro’yu aşıyor…   
   Elektrik Kurumu ve çok sayıda devlet kuruluşuna ‘şaibeli’ mal alımları…
   Bu alımlarda milyonlar dönüyor, milyonlar…
   Ve geçtiğimiz yıllarda bizzat Maliye Bakanı’nın dediği gibi ihalelere ‘anlaşmalı’ katılımlar oluyor; son dakika ihaleden çekilenlere ‘yüz binlerce Sterlin’ tutarında  ‘sus payı’ veriliyor… 

Tamam mı devam mı?..

   İktidardan gidenler, tüm bu yazdıklarımızın doğruluğunu çekinmeden, korkusuzca söylemeye başlarlar…
   “Falan kurum battı, filanca batmak üzere” derler…
   Sonra iktidara geldiklerinde, eskilerin bıraktığı yerden icraata devam ederler…
   “Ne yani, o bile benim partilime kaynak aktardı, şimdi ben mi bu kaynağı keseceğim?” diyerek aynı yolda yürümeye devam ediyor…
   Hükümet ‘çok partili’ olduğu zaman, hani o ‘battı, gitti’ dedikleri kurum ve kuruluşların kaynaklarından daha çok dağıtım yapıyorlar…
   Kuşkusuz; yaşamakta olduğumuz trajikomik durum, toplumun tüm kesimlerine zarar veriyor…
   Hizmetleri yetersiz olsa da devletin kurumlarını çökertiyor…
   Siyasete, hatta demokratik düzene olan güveni azaltıyor…
   İnsanlar ‘vali’ isteyecek duruma düşürülüyor…

Böyle mi devam edecek?

   İçinde bulunduğumuz kriz ortamının gizlenecek yanı kalmadı…
   KKTC’nin bazı konularda ciddi adımlar atmasından başka çare yoktur…
   Tıpkı güneyin yaptığı gibi…
   Onlar; limanları özelleştirdiler…
   Elektrikte özelin önünü açtılar…
   Ve kıyamet kopmadı…
   Bizde yapılırsa kıyamet mi kopacak?..
   Dik durmaktan başka çare yoktur…