Türkiye; son 22 yılda Kıbrıs sorununu çözmek için önemli adımlar attı…
İlk adım 23 Nisan 2003’te sınır kapılarını açmak oldu…
Karşılıklı geçişler; tam 29 yıl sonra Türkiye’nin onay vermesiyle başladı…
Bunu 24 Nisan 2004’te Annan Planı referandumu izledi…
Türkiye; çözüm planına ‘evet’ denmesi için Kıbrıslı Türkleri cesaretlendirdi…
Ne var ki; Kıbrıslı Rumlar yüzde 75 gibi ezici bir çoğunlukla çözüm planını reddetti…
Çözümü kimlerin istemediği su yüzüne çıktığı halde, Türk tarafı bu gerçeği dünyaya anlatamadı…
Daha sonra Cenevre görüşmeleri başladı…
Türk tarafı; Crans Montana’da ilk kez masaya harita koydu…
Garantilerin tartışılmasına izin verdi…
Sonuç alınması beklenirken, masayı deviren yine Rumlar oldu…
Aradan yıllar geçince Rum tarafının baskısıyla gerek Birleşmiş Milletler, gerekse Avrupa Birliği müzakerelerin yeniden başlaması yönünde girişimlerde bulundu…
Türkiye; bunun üzerine federasyonun öldüğünü artık iki devletli çözüm modelinin konuşulmasını gündeme getirdi…
İki yıl öncesine gidelim…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabine toplantısından sonra Kıbrıs sorununa ilişkin açıklamalarda bulunurken “Elimizi taşın altına koyarız” diyerek, müzakerelerin başlamasına destek vermişti…
Kıbrıs sorunu neden çözülmeli?
Kıbrıs sorununu ele alırken, dünyadaki değişimlere bakmalı ve ona göre bir strateji belirlemeliyiz…
Kıbrıs’ın doğal gazı başlı başına önemli bir olaydır…
Halkımızın büyük bir kısmı zaten çözümden yanadır ve bu gerçeği dikkate alarak, gelecek için iyi hazırlık yapmamız gerekiyor…
Kıbrıslı Türkler; 1974’ten bu yana adada kalıcı bir çözüm sağlanması için büyük çaba harcadı…
Tekrar edelim…
Özellikle 2004 yılındaki referandum bunun en somut kanıtıdır…
Yüz bin dolayında Rum’un ‘eski mülklerine dönmesini öngören’ bir planı kabul etmeyen Rumlardır…
O plan kabul edilseydi; Kıbrıslı Türklerin güvenliğini sağlayan Türk askeri adadan ayrılmış olacaktı…
Burada sadece 650 asker kalacaktı…
Yaklaşık 60 bin Kıbrıslı Türk bir kez daha göçmen durumuna düşecekti…
Binlerce insan bahçeli evlerini terk ederek, ileride inşa edilecek 2 yatak odalı 65 metrekarelik apartman dairelerine yerleştirilecekti…
Binlerce küçük iş yerimiz kapanacaktı…
Evimizde temizlik yapan veya bahçelerimizde, iş yerlerimizde çalışan, dostluk ilişkisi kurduğumuz binlerce Türk vatandaşı geri gönderilecekti…
Buna karşın bizler ‘sırf güzel ülkemiz yeniden birleşsin ve AB kuralları adanın tümünde uygulansın’ , ayrıca Türkiye, AB yolunda ilerlesin diye bu plana güçlü bir şekilde “evet” dedik…
Yeni bir çözüm fırsatının ortaya çıkması durumunda bunu iyi değerlendirmeliyiz…
En önemli sorun güvenliğimizdir…
Bunu garanti altına alan, fakat doğal gaz başta olmak üzere ekonomik kaynaklarda adaletli paylaşımı öngören bir düzenleme ile Kıbrıs sorununun çözümü mümkündür…
Kıbrıs’ta bugün Çözüm istemeyenler egemen ayrı devlet diye boşuna Kürek Çeken KKTCyi yönetenlerin olduğunu Bizden başka Dünyada bilmeyen mi kaldı yani ! BMnin ve Dünyanın kabullendiği Federal bir çözüm sonrası Kim Cumhurbaşkanlığından veya Başbakanlığından feragat etmek istesin ki ? 41 Yıldır Tanınmayan KKTCyi Tanınmaya çalışan Bol Maaşlı yöneticilerimiz KKTCnin Tanınmayacağını gerçekten bilmiyorlar mı yani ? Toplanan vergilerimizin KKTCyi Tanıtmaya yönelik harcanıp heba olmasına yazık değilmidir ! Yılda Üç aydan fazla Tatil yapan KKTCnin Bol Maaşlı 50 Bakan ve Bakmayanı Mevcut KKTC düzeni dışında neden başka bir çözüm istesinler ki ? Akıllarını mı kaybettiler ? KKTCyi yönetenlerden Kim daha çok İş yapıp daha az Para Kazanmak istesin ki ! Aynaya bakıp gerçekleri görmeliyiz mevcut KKTC düzeni ile Ülkemizde Çökertmedigimiz Sektör Kalmadı ! 200bin Rum’un Tüm zenginlikleri ile bile KKTCyi bir arpa boyu yürütemedik Ülke yönetmesini Ekonomiyi Üretimi ve Siyaseti beceremediğimizi Tüm Dünyaya ilettik Bugün KKTCnin dökülen Karanlık yollarına çıkmaya dökülen Doktorsuz İlaçsız Hastahanelerine girmeye Korkar olduğumuz Ülkemizde Batırmadık Sektor bırakmayan yöneticilerimizden ne gibi bir Gelecek bekleyebiliriz ki ! Avrupa’ya gidip de Geri dönmeyen Gençlerimiz haksızlar mı yani !