KKTC’yi bunca yıl yöneten siyasi partilerin tümü ‘Kamu reformunun’ bir an önce geçirilmesinden yanadır...
  Öyle değil mi?..
  Sağcısı da solcusu da yıllardan beri hep aynı şeyi söylüyor…
  Fakat tümünün ‘ama’sı vardır…
  “Kamu reformunu destekliyoruz ama…” diyerek kendi yandaşlarını koruma altına almak için bazı şartlar üzerinde ısrar ederler…
  Sağcısı kendi yandaşlarını korumak için şart sürüyorsa, solcusu da sürecek…
  Böylece aylar, yıllar geçtiği halde kamu reformu geçirilmemiş olacak…
  Tuhaf bir yönetim anlayışımız var…
  Yıllarca ‘çalıştaylar’ yapıldı…
 ‘Paydaşlarla’ toplantılar düzenlendi…
  Dünyada benzeri görülmemiş ‘müthiş beyin fırtınaları’ yapıldı…
  Hakkımız değil mi yani?..
  Tanınmamış bir devletçik olsak da büyük beyinlere sahip olmamızı hiç kimse engelleyemez…
  Kendi kısır döngümüzde kendi kendimize hava atmazsak siyasetin anlamı kalmaz…

Bakın adam ne yapıyor?..

  Bir de Başkanlık sistemine karşı çıkıyorlar…
  “Olmaz efendim diktatörlüğe karşıyız” diyorlar…
  Halbuki; güneydeki diktatör (!) Cumhurbaşkanı değil sadece kamu reformunu, 5 önemli konuda reformların en geç bir yıl içinde tamamlanacağını açıklıyor…
  Bunlara ana başlıklar halinde bakalım:
  -Adil hukuk sisteminde reform,
 - Yerel yönetimlerde reform,
 - Dijital Dönüşüm ve İnovasyon Müsteşarlığının oluşturulması,
 - Kamu hizmetlerinde reform
 - Yatırım yasasının hayata geçirilmesi.

Demek ki oluyormuş

 Bizde ne kamu reformunu geçirdiler, ne de yargı sistemini düzeltecek adımları attılar…
 Yerel yönetim reformundan mı söz ediyoruz…
 Aylar, yıllar geçti…
 Bir türlü yüzünü göstermedi…
 Çalıştaylar, paydaşlar, başkanlar…
 Aylar, yıllar geçti ama bir türlü sonuca gidilmedi…
 Adil hukuk sisteminden mi söz ediliyor?..
 Yüksek Mahkeme Başkanı, yargının kilitlendiğini, adalet üretmekte zorlandığını söylüyor, onlar 
ana okul çocukları gibi hep bir ağızdan şarkı söylüyor…
 Ali topu tut,
 Tut Ali tut,
 Top Ali top...