Rumlara göre; iki bölgeli, iki toplumlu federal çözüm onlar için acı vericidir...
Dolayısıyla bu ‘acıyı’ yaşamak istemiyorlar...
Ayrıca, Türk askerinin adadan tamamen çekilmesini ve garantörlüklerin sonlandırılmasını şart koşuyorlar…
Adamlar geceli, gündüzlü çalışarak, Avrupalı dostlarını da şarap masalarında ikna ederek, bu yöndeki tezlerini ileri götürüyorlar...
Aralarına içimizden bazı kişi ve örgütleri de kattılar...
Türkiye’den gelen suyu özel şirketlerin dağıtmasını kabul etmeyen bu kişi ve örgütler; diğer yandan Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın çok sayıda Arap ülkesi ve İsrail’le gerçekleştirilen ‘stratejik ortaklığı’ görmezden geliyorlar...
Kıbrıslı Türklerin ezici bir çoğunluğunun ‘olmazsa olmazı’ olan garantörlük sistemini bertaraf etmek isteyenlere karşı ses çıkarmıyorlar...
Rumların ve onlara destek verenlerin bir başka savunmaları daha var...
“Türkiye 1974’te topraklarımızı işgal etti, bizleri evimizden, köyümüzden kovdu...
O nedenle Türkiye’yi bir daha burada istemiyoruz... Müdahale hakkı devam ederse, yarın Rum-Türk futbol maçında bir kavga çıkması halinde bile adaya müdahale edebilir...”
İsterse gelemez mi?..
Kuşkusuz bu iddia karşısında onlara sorulacak bir soru vardır:
“Garantörlükler kaldırılsa da burada yeni bir katliam girişimi olursa Türkiye’nin müdahale etmeyeceğini, uçaklarını adaya göndermeyeceğini mi sanıyorsunuz?..”
Bunu herkesin iyi düşünmesinde fayda vardır…
İşin bu noktasında, Kıbrıs Türk tarafındaki ‘fikir geliştiricilerin’ nerede olduklarını merak ediyorsunuzdur...
Gerçekten bunlar nerede?..
Neden karşı fikirler üretmiyorlar...
Halbuki; merhum liderimiz Rauf Denktaş’ın, Rumlara önerdikleri vardır...
Dosyaları açmaları halinde bunları bulmak zor değildir...
En önemlisi saldırmazlık anlaşmasıdır...
Eğer, Türkiye’nin durup dururken sizlere saldıracağını iddia ediyorsanız; gelin bir ‘Saldırmazlık Anlaşması’ imzalayalım...
Siz; adayı Yunanistan’a bağlamak amacıyla veya ırkçı düşüncelerle Kıbrıslı Türklere silahlarla, tank ve toplarla saldırmadığınız sürece Türk ordusu kılınıza dokunmayacak...
Ama siz de, Kıbrıslı Türklere saldırmayacağınızı garanti edeceksiniz...
ENOSİS’i tarihe gömdüğünüzü, Kıbrıs’ın sonsuza dek, iki toplumlu ve bağımsız bir devlet olarak kalacağınızı ilan ediniz...
İşte o zaman bu ada gerçek anlamda bir barış, huzur ve refah ülkesi olur...
Güvenlik olan bir ülkede, ekonomi ayağa kalkar...
İşsizlik, fakirlik kalmaz...
Kimse göç yollarına düşmez...
Rum liderliği, Türkiye’deki seçimlerden sonra Kıbrıs sorununda hareketlenme beklediğine göre; yeni bir uzlaşı kültürü geliştirmelidir…
Olmayacak talepler peşinde koşmak yerine, iki toplumu da güvenlik altında yaşatacak bir çözüme destek verilmelidir…
Sayın Akar , Kuzey Kıbrıs’ta kurduğumuz Cumhuriyette bugün Kıbrıslı Türklerin garantisi var mı acaba ! Dökülen Sağlık sistemimizde aldığımız gıdalarda dökülen Yollarımızda garantimiz nerde!
Hayati önem taşıyan içtiğimiz Suda veya Elektirikte mi garantimiz vardır , Dökülen Okullarımız ile Unuversite mezunu gençlerimize ne gibi bir gelecek garantisi verebiliriz bilen var mı ! Kuzey Kıbrıs’ta kurduğumuz Cumhuriyeti 39 yılda tüm sektörlerimizi batırdık Fakirleşip yoksullaştık ormanlarımızı yakıp Çevremizi mahvettik Avrupa’nın en fakir ve yaşanamaz Ülkesi olduk bu halimizle bizlerle kim bulaşıp veya birleşmek ister ki ! Garantörleri bir tarafa bırakıp Kendim Ettim Kendim Buldum türküsünu söylemeye devam edelim ! FOR ever TRNC