banner564

Üçün biri

Türkiye’den iki yılı aşkın bir süredir kaynak akışı sağlanmıyor, sağlanamıyor. Asker dışında, tüm harcamalar kendi kasamızdan karşılandı bu geçtiğimiz iki yılda. Ancak devlet bir çivi bile çakamadı geçen bu sürede. 
Daha geçen hafta iki yıl sonra ilk kez 600 milyon Türk Lirası Maliye Bakanlığımızın kasasına girdi. 1 milyarı bulan cari açığın kapatılması adına son derece önemli bir kaynak akışı gerçekleşmiş oldu.
Dün tüm bu gelişmeyi gölgeleyecek haberi Diyalog Gazetesi manşetten verdi. Sağlık Bakanlığına bağlı depolarda tarihi geçen ilaç stokunun 200 milyon civarında olduğunu söylüyordu Sağlık Bakanımız Ali Pilli.
Bir yanda cari açığı kapatmaya çalışan Maliye Bakanlığı diğer tarafta unutulduğu için çöpe giden 200 milyon liralık ilaç. Üstelik çiçeği burnunda Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun ilk önüne gelen konuların başında “Hastanelerde ilaç olmasıydı” ve bunun için de acil kaynağa ihtiyaç vardı.
Bakan Amcaoğlu, ilaç ihalesini diğer tüm konuların önünü alarak hastanelerde büyük bir kabusun oluşmasının önüne geçti. Ama öğreniyoruz ki hastanelerimizde hastalar ilaç bulamaz iken depolarda 200 milyonluk ilacı unutmuşmuşuz.
Dr. Faiz Sucuoğlu’nun sağlık bakanlığı döneminde önemli bir yol kat edilen otomasyon sistemi derhal kurulmalı ve çalışır hale getirilmelidir. 

Turistik gezi…
Bir yanda içerde yaşanan kavgalar diğer tarafta Rum tarafına kaçan katillerin bile ülkeyi terk etmesine seyirci kalan kapı komşuları. Tüm bu ortamın içinde devletin zirvesi ayrı ayrı ABD’ye gidiyor. 
Cumhurbaşkanı Akıncı, BM Genel Kurul çalışmaları nedeniyle gerçekleştireceği New York ziyaretinde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüşecekmiş. 
Ee zaten özel temsilcisi ile geçen hafta neredeyse her gün görüşmüşlerdi. Bizim ta oralara kadar gitmeye ihtiyacımız var mı? Bence BM’ye bir mektup sunup şu 2 şartı Rum’un kabul edip etmeyeceğini sorup bu işi artık daha fazla uzatmamak gerekiyor.
Bir: Siyasi eşitlik
İki: Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi
Bu iki şarta evet derler ise oturup görüşmekte her daim fayda vardır. Ama bu iki maddeyi Rum’un kabul etme olasılığı Ağustos ayında Lefkoşa’ya kar yağma olasılığından bile geride. 

Barış Burcu’ya tavsiye
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, Başbakan Ersin Tatar'ın Türkiye'de gerçekleştirmiş olduğu konuşma üzerine açıklama yapmış ve "Sadece Cumhurbaşkanımıza değil ona büyük destek veren halkımıza da büyük saygısızlık yapılmaktadır. Hiçbir Başbakan kendi Cumhurbaşkanını özellikle yurt dışında böyle etik olmayan bir üslupla karalamaz" demişti. 
Biraz geriye gidelim Eroğlu Sarayda oturuyordu, ona da benzer şeyler yapılmadı mı? Biraz daha geriye gidelim Talat Saraydaydı, ona da yapıldı. İkisi de hayatta, sorun söylesinler.
Esas ayıp Rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’a yapılmıştı. Bir daha aday olmayacağını açıklamasına karşın İnönü Meydanı’nda Barış Burcu’nun da olduğu kalabalıklar “Azrail göreve” diye bağırmaktaydı.
O gün ne Barış Burcu ne Akıncı yapılanın büyük bir hata olduğunu söylemedi. O gün sustukları için bugün de susmalarını tavsiye eder konuyu kapatırım. 

Gazetede 
Önce Cemal Redif sonra Mehmet Özçelik hedef alındı. Bu hafta da mutlaka birileri hedef olarak alınacak o malum gazetede. Niyetim medya kavgası başlatmak falan değil, sadece beyefendinin isteklerine hayır dediği için Başbakan Ersin Tatar’ı zora sokmak, üstünde baskı uygulamak.
Ersin Tatar buna boyun eğer mi? Hep birlikte göreceğiz. Zira daha çok yakın bir gelecekte Ersin Beye demediğini bırakmayan bir gazetenin konuğu olacakmış bugün Ersin Bey. Memleket küçük, işler böyle dönüyor KKTC’de. 

MESAJLAR:

Ziver HAYATSEVEN: Sevener Restaurant & Bar’da artık akşamları canlı müzik de başlayınca bölgenin çekim merkezi olması adına önemli bir katkıyı da siz koymuş oldunuz. Ünlü sesler ardı ardına bölgeye gelecekmiş. 

Barış BURCU: İlk değil ki bu konuda bir tavır takılsın. Geçmişte de oldu, ha o zaman bu duruma karşı çıkmış olsaydınız şimdi yerden göğe kadar haklı olurdunuz. 

Olgun AMCAOĞLU: Hastalar ilaç beklerken hastanelerde meğerse depolarda milyonlarca lira değerinde ilaç unutulmuş, tarihi geçmiş. Bu konuda bir açıklama da sizden bekliyoruz. 

Mustafa AKÇABA: İlaç eczacılık depolarındaki stokları ve diğer ihtiyaçları anında gösterecek olan otomasyon projesi ne alemde. Ben bildim bileli bu proje bitmiyor. Kim yavaşlatıyorsa söyleyin gereğini yapalım buradan. 

Ersin TATAR: Maşallah bugün çok önemli bir gazeteye konuk olarak gidecekmişsiniz. Geçen defa gittiğinizde istediklerini yapmadınız diye saldırmıştı arkadaş, bakalım bu sefer ne isteyecek sizden. 

Mustafa AKINCI: BM Genel Sekreteri Guterres’e Rumlara iletilmesi için şu iki soruyu verin ve yanıt almadan geri dönmeyin. Zira artık bu işlere harcadığımız enerjiyi başka yerlere kanalize edelim. 

Ünal ÜSTEL: Ankara’da yapılan Turizm tanıtma gününe hem protokol hem de turizmcilerin akın etmesi yüzlerinizi güldürmüş. Yakında önemli açılımlar yapacakmışsınız. 

Emre HACI: Muhaceret Dairesinin otomasyon poyramı devreye girdiğinden bu yana devletin kasasına tam 32 milyon lira koymuşsunuz. İşte olması gereken de bu. Umarız örnek olur herkese. 

Bertan ZAROĞLU: Gecen gece Girne’de bir otelde bir yatırımcı ile buluşup sabaha kadar ülkeye gerekli yatırımların neler olduğu üzerine kafa patlatmışsınız. Ee yatırımcı yatırım yapmaya karar verdi mi bari? 

Özgür DEDEOĞLU: Gazimağusa’dan Girne’ye transfer olacağınız yönünde haberler geliyor. Hatta geçtiğimiz hafta sonu Girne’de yeni bir işyeri için dükkan bile görmüşsünüz. Aman dikkat edin Girne’nin havası Gazimağusa’nın havasına benzemez. 

Tufan ERHÜRMAN: Kurultay için “Gülümse” sloganını belirlemişsiniz. Durum bu kadar mı karamsar ki siz kurultaya gelenlere gülümse diyeceksiniz? 

Tolga ATAKAN: O hafta var ya bu hafta, her gün hatırlatacağız size. Ve tam 7 gün sonra yine bir Pazartesi mesai sonrası kapınıza dayanacağız Erol ve Abdurrahman ile birlikte. 

Kemal Deniz DANA: Basın yayın kuruluşlarına yeni halinizi gösteren bir fotoğraf göndermek şart oldu. Dün internet gazetelerinin koyduğu fotoğrafla bugün ki haliniz arasında dağlar kadar fark var.  

YORUM EKLE

banner471

banner474