banner564

Uçurtma Avcısı

“Afganistan’ın Sovyet işgali döneminde, Emir ve Hasan birlikte büyüyen iki sütkardeşidir.  Emir’in babası bölgede nüfuzlu ve yardımsever biri olarak tanınır. Hasan’ın babası ise Emir’in babasının yanında çalışmaktadır.  Emir,  Hazara olarak dışlanan hizmetçileri Ali’nin oğlu Hasan’a karşı tepeden bakmaktadır. Çünkü o Baba’nın oğludur. Ama Emir,  babasından yeterli ilgi görmeyen bir çocuk olarak bolluk ve zenginliğin ortasında acı bir yalnızlık yaşamaktadır. Afganistan’da pek sevilmeyen ve aşağı görülen Hazaralar’a mensup olan Hasan, Emir’e karşı saf ve kayıtsız şartsız bir adanmışlık duygusuyla davranmaktadır. Emir ona tepeden bakmaktadır. Emir’in annesi ölmüş babasından da istediği ilgiyi görmemekte vaktinin çoğunu da Hasan ile geçirmek zorunda kalmaktadır.  Emir kabul etmek istemese bile Hasan onun en yakın arkadaşıdır. Kabil’de her yıl düzenli olarak uçurtma şenliği düzenlenmektedir. Bu yarışamaya Emir ve Hasan’da katılmış ama Emir uçurtmasını elinden kaçırmıştır. Emir buna üzülünce Hasan, uçurtmayı bulup getireceğine söz verir.  Fakat bu mahallenin serserileri uçurtmayı Hasan’ın elinden almak isterler. Emir’in uçurtması için mahallenin serserileriyle zıtlaşan Hasan’ı Emir uzaktan görmüştür.  Assef ve arkadaşları Hasan’ı kıstırmış elindeki uçurtmayı almak isterlerken “uçurtmayı Emir Ağam’a götüreceğim ona söz verdim.“  diyerek direnmiştir. Sadist bir karakter olan Assef ve arkadaşları, Hasan’ı dövdükten sonra ona tecavüz ederler. Emir ise Hasan’a tecavüz ederlerken gizlendiği yerden seyretmekle yetinmiştir.  Hasan hayatı boyunca unutamayacağı bir şiddete maruz kalmış ve Emir’ de bu olayı uzaktan izlemiştir. Bütün bu olanları izleyen Emir’i hiçbir şey yapmadan arkasına bile bakmadan oradan koşarak uzaklaşır. Emir bu olanlardan dolayı büyük utanç duymakta ve onu her gördüğünde korkaklığı ve vicdan azabı ile yüzleşmektedir. Hasan’ın yüzüne bakamayan yaşadıklarından utanç duyan Emir,  bu utançtan kurtulmak için Hasan ile Babasından kurtulmak için bir çare aramaya başlar. Hasan evden giderse ve onları görmezse bu utanç ve azap ile daha az karşılaşacaktır.  Üstelik Emir’in babası da Hasan’a karşı oldukça sevgi beslemekte ve bunu göstermektedir.  Babası Hasan’a gösterdiği bu sevgiyi de kıskanan Emir gizli bir kıskançlık duygusuyla Hasan’dan nefret etmeye de başlamıştır. Böylece Emir Hasan’a bir tuzak kurarak onu hırsız gibi gösterir ve böylece Hasan’ın babasının işten atılmasına sebep olur. Emir’in babası bu olayı görmezden gelip Hasan’ı affetse de Hasan’ın babası bu utanca dayanamaz. Hasan’ın babası gururunu ayaklar altına alan bu durumu kaldıramaz ve Hasan’ı alıp evi terk edip gider. Bu sırada Sovyet işgali başlar ve Emir ile babası her şeylerini kaybetmişler ellerinde kalanlar ile birlikte Amerika’nın yolunu tutmak zorunda kalmışlardır. Hayatlarını Amerika California’da sürdürmeye başlarlar. Ama Emir geçmişte yaşadıklarını unutamamakta Hasan’a yaptıklarından dolayı utanç duyarak yaşamaktadır. Emir büyümüş ve okuldan mezun olmuştur.  Babası ise bitpazarında çalışmaktadır. Emir,  babasın da çalıştığı bu pazarda General Taheri’nin kızı Süreyya’ya aşık olur. Bu arada Emir bir kitap da yazmaktadır. Emir, aşık olduğu Süreyya ile evlenir. Evlendiklerinden bir gün sonra Emir’in babası ölür. Emir çok üzülmüş ama yazmış olduğu kitap da yayımlanmıştır. Kitabının yayınlandığı gün Afganistan’dan Emir’ e sürpriz bir bir telefon gelir. Arayan kişi babasının yakın dostu Rahim Han’dır. Rahim han,  Hasan’ın başının belada olduğunu söyler ve Emir’i Pakistan’a çağırır. Bunun üzerine vicdanını rahatlatma fırsatı bulan Emir Amerika’daki hayatını bırakıp Afganistan’a döner.
Emir,   Rahim Han’a hediye olarak yazmış olduğu kitabı da getirmiştir.  Kitabın içinde “ Rahim Han, daha yazmayı bile öğrenememişken hikâyelerimi dinlerdi.” Diye yazan bir ibare de vardır. Ama Rahim Han çok hastadır. Hasan’ın, Farzana adında karısının ve Sohrab isminde bir de oğlunun olduğunu anlatır. Hasan’ın bir çatışmada öldüğünü ve karısının da onu kurtarmak isterken vurulduğunu da söyler.  Emir, Sohrab’ın nerede olduğunu sorar.  Rahim Han, Hasan’ın oğlu Sohrap’ın bir yetimhanede olduğunu anlatır. Üstelik en büyük sırrı da ifşa eder.  Hasan, Emir’in kardeşidir. Hasan babasının Hizmetkarı Ali'nin eşinden gayrimeşru olarak doğmuştur. Kısır bir adam olan Ali’de bunu bildiği halde Hasan’ı öz oğlu gibi kabul etmiş ve ona sahip çıkmıştır. Hizmetkârları değil kardeşi olduğunu öğrenen Emir beyninden vurulmuşa döner.  Bu defa vicdanını rahatlatmak için Hasan’ın oğlu, kendisinin de yeğeni olduğunu öğrendiği Sohrap’ı kurtarmak için harekete geçer. Rahim Han’ın ayarladığı bir şoför ile Kabil’e gider. Kabil’e geldiğinde her şeyin daha da kötüye gittiğini fark eder. Sohrab’ı aramaya başlar ve bir adamla tanışır. Adam Sohrab’ı çağırır. Adam Sohrap’ı köle gibi kullanmaktadır. Daha sonra bu adamın Assef olduğunu anlar. Emir yıllar önce kaçmayı tercih ettiği gibi bir olay ile karşı karşıya kalmıştır.  Ya tekrar kaçıp vicdanı ile baş başa kalacak ya da bu kez karşı koyup Hasan’ın oğlunu kurtaracaktır...”

YORUM EKLE

banner471

banner473