banner564

Uhulet ve Suhuletle...

Eskiden ne kadar kolaydı sil gitsin demek,

Seni terk edeni sil gitsin,
Arkandan konuşanı sil gitsin,
Seni üzenleri sil gitsin,
İhtiyacın olduğu zaman yanında olmayanı sil gitsin,
Sil, evet te; nereye kadar...
Hayat sen bu “sil gitsin”’leri yaparken, onlar ile uğraşırken, seni alır, dolaştırır, bazen başka diyarlara götürür, bazen başka yollarda yürütür... Bir de bakarsın, tam unuttuğun anda tekrar aynı şeyleri yaşarsın... Hani bazen “niye bunlar hep benim başıma geliyor” diye söyleniriz... Hani bazen “niye aynı olaylar ile karşı karşıya kalıyorum her defasında” diye konuşuruz... Tesadüf yok ve kaçacak delik de yok...
Hayat sana der ki; çözeceksin, ister güzellikle ister zorla ama kısacası ÇÖZECEKSİN. Uhulet ve suhuletle... 

Yaşıyorsun ya, nefes alıyorsun ya, bu yüzden hayat öğretmenimiz bizim öfke ve fevri olarak yaptıklarımızı, burnumuzdan deyim yerindeyse fitil fitil getirir. 
Getirir de öğreniriz sonra onunla aşık atamayacağımıza... Yani biz kafamıza göre takılamayız. Takıldığını sanırsın, hatta eğlenirsin de bununla zafer kazanmış gibi... Bunlar sadece senin tesadüf sanıp yanıldığın hayat rüzgarlarının, sana verdiği kısa süre nefes alma molalarıdır. Bu arada da senin haberin olmadan, arka planda sil gitsinler pişer,  uhulet ve suhuletle, önüne pilav olarak gelmek üzere... 
Çünkü hayat bize bazen karşımıza, burnumuzun kaf dağında olmasından dolayı ertelediğimiz olayı yine çıkarıp,
“böbürlenme, senden büyük Allah var” diyecektir...

Hayat bize şunları der;
Ne zaman terk edilirsen, konuş... İçindekileri, yüreğindekileri diline dök ki, içinden sildiğini uğurlayamazsan bile en azından senin neler hissettiğini bilir ve öğrenir...
Konuşmadan, senin duygularını, incindiğin olayları nereden bilecek ki...
Hayat der ki;
Ne zaman arkandan konuşulduğunu duyduğunda bunu yapan ile uhulet ve suhuletle konuşabilirsin... En azından her şeyi farkında olduğunu görmesini sağlarsın ve seninle ne alıp veremediğini de böylece anlarsın...
Aslında bu senin gücünü de ortaya çıkartır. Arkandan konuşan insanlardan, daha güçlü ve cesaretli olduğunu hem kendine hem de onlara göstermiş olursun. Değerini ve gücünü de farkına varırsın... Kaçmak ta nereye kadar... 
Hayat der ki; 
Ne zaman seni üzenler olursa, arayıp konuşmak istediğini söyle, en azından konuşmak ile sen de kendi burukluğunu karşı tarafa ifade etme şansını yaratırsın. 
Hayat der ki;
Ne zaman ihtiyacın olduğunda yanında olmayan biri olursa, onunla da konuş... İnsanlar konuşarak anlaşır. Bu yüzden bize duygularımızı ifade etmek için Rabbim dil vermiştir. Dilimizin üzerinde de dudaklarımız vardır. Konuştuklarımızı süzelim diye...
Konuştuklarımız bazen zehirdir, bazen oktur, bazen de barıştır.
Her şey sizinle birlikte anlam bulur,  bulacaktır.
İnsanları kırmadan, üzmeden konuşalım, yarım yamalak olmasın sevgi sözleriniz, yarım yamalak olmasın teşekkürleriniz...
"İnsan bir kere birine geç kalır ve bir daha hiç kimse için acele etmez...” demişti Yaşar Kemal... Doğrudur...
Ama gerçek olan bir şey daha var; ömür geçer ve bu yüzden de geç kalabiliriz her şeye...
Bir sonraki saniyede ne olacağımızın belirsiz olduğu, zerre olarak yaşadığımız şu dünyada, uhulet ve suhuletle sevgi ve teşekkür kelimelerimizi geciktirmeyelim...

YORUM EKLE

banner608

banner474