ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, Kıbrıs’ta yaşayan herkesi ve garantör ülkeleri ilgilendiren çok önemli bir yasa tasarısına onay verdi...
Bu tasarının yasalaşması halinde Doğu Akdeniz’de ‘güç dengesi’ bizim aleyhimize olacak şekilde değişecek…
Rumlar, Yunanistan ve İsrail’in ‘3’lü ittifakı’, ABD’nin de katılımıyla 4’lüye dönecek…
Ayrıca bu yasa çerçevesinde Güney Kıbrıs’a uygulanan ABD silah ambargosu kaldırılacak…
Senatör Robert Menendez ile Marco Rubio tarafından sunulan “2019 Doğu Akdeniz’de Güvenlik ve Enerji Ortaklığı” yasa tasarısının Dış İlişkiler Komitesi’nde onaylanması öncesinde bizim taraflardan ses çıkmadı…
Çünkü bizim taraflar bir yandan İstanbul seçimleriyle, diğer yandan KKTC’de hükümetin bozulması ve yenisinin kurulmasıyla uğraşıyordu…
Tasarının Dış İlişkiler Komitesi’nde onaylanması sonrasında ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sert tepkisini ve ortaya koyduğu görüşleri büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz…
Ne var ki; benzeri bir tepki KKTC kanadından da gelmeliydi…
KKTC kanadı şimdiden 2020 seçimleriyle uğraşıyor…
Hükümet ile Cumhurbaşkanlığı arasında ‘Al-Ver’ mesajları her şeyin önüne geçiyor…
Bir de Maraş konusu…
Taşınmaz Mal Komisyonu’nu çalıştırmaya yönelik en ufak bir adım atılmazken, Maraş’taki envanter meselesiyle gün geçiriyoruz…

Silahlanmaya karşı ne diyorlar?

Rum Yönetimi’nin, Doğu Akdeniz’deki güç dengesini değiştirmeye yönelik bir başka önemli adımına daha dikkat çekmek istiyoruz…
O da silahlanma bütçesini iki katından daha fazla oranda artırması…
Bu yıl silahlanma için 51 milyon 900 bin Euro’luk bir bütçe hazırlanmıştı…
Rum Bakanlar Kurulu iki gün önce rakamı 120 milyon 700 bin Euro’ya çıkardı…
Bir yandan Türk askerinin adadan çekilmesini isteyen ve “Modası geçmiş garantilere gerek yok” diyerek Türkiye’yi buradan tamamen uzaklaştırmak isteyen Rum Yönetimi’nin, diğer yandan Rum ordusunun silah gücünü artırması hiç mi dikkatini çekmiyor bizdeki yöneticilerin?..
Maraş’ta ‘envanter çalışmasını’ bile ‘uluslararası hukukla’ ilişkilendirerek kendi hükümetine karşı sert uyarı mesajı verenlerin, diğer tarafın silahlanmasına karşı söyleyecek sözleri yok mudur?..

Ortak kültürümüze de el koydular

Savunma ve silahlanma konusundaki gelişmeleri hiç yabana atmayalım…
Tüm bu faaliyetler, Kıbrıslı Türklerin bugünkü yaşamını ve gelecekte torunlarının yaşamını olumsuz yönde etkileyecek kadar önemlidir…
Rumların;  savunma faaliyetlerinin yanı sıra ekonomik konulardaki tavırlarını da ibretle izliyoruz…
Güneyde kalan Lefkara köyü, iki toplumlu bir yerdi…
Halen orada yaşayan bir Rum ailenin anlattığına göre; komşu Türkler evlerinden ‘silah zoruyla’ kovuldular…
Fakat; o insanlar ortak kültür olan Lefkara el işi üretmekten vazgeçmediler…
Rumlar; mevcut koşullardan yararlanarak Lefkara işini UNESCO’da kendi adlarına tescil ederken, Kıbrıslı Türklerin haklarına tecavüz ettiler…
Bu da yetmezmiş gibi Brüksel’deki KKTC temsilciliğinin ‘üzerinde Lefkara motifi bulunan’ not defteri dağıtmasına dahi sert tepki göstererek, ortalığı ayağa kaldırdılar…
Rumların bu yaptıkları aslında bizleri şaşırtmıyor…
Esas şaşkınlığımız KKTC’yi yönetenlerin tüm konularda sessizliği ve tepkisizliğidir…
‘Tüm hak ve çıkarlarımıza birer birer el konulurken’  bizleri yönetenlerin bunları görmezden gelmesi ve haklarımızı savunmamaları en büyük sorunumuzdur…
Tanınmamış olsa da ‘bir devlet varsa’ eğer; o devletin belirli makamlarına getirilenlerin sorumlulukları da vardır…
O sorumlulukların yerine getirilmemesini büyük bir üzüntüyle karşılıyoruz…
Hayırlı Cumalar…