banner564

Uyanın herkes batacak

   Kuzey Kıbrıs hemen her konuda gerçekten ‘yaşanmaz bir ülke’ yolunda ilerliyor…
   Ülke öyle bir noktaya getirildi ki; işinizi yapabilmek için bir yerlere yalvarmak zorunda kalıyorsunuz…
   Tıpkı turizmciler gibi…
   “Sayın bakanım ne olur yardım edin de bin bir zorlukla ikna ettiğimiz turistleri ülkemize getirebilelim” diyorlar…
   Halbuki bunun tersi olmalıydı…
   Bakanlar ve bakmayanlar turizmcilere “ne olur ülkemize turist getirin” diye yalvarmalıydı…
   Neden mi?..
   Gidin Büyük Han’daki lokanta ve cafe işletmecilerine sorunuz…
   Turist gelince çalışanların sayısı artıyor…
   Herkes maaşını alabiliyor…
   Maaş alanların sigorta primleri yatırılıyor…
   Kasap etini, fırıncı ekmeğini, köylü sebze ve meyvesini satabiliyor…
   Bir diğer firma suyunu, meşrubatını, birasını, sodasını satabiliyor…
   Buraya kadar işin özetini ‘basit bir şekilde’ anlatabildik mi?..
   Şimdi büyük pastaya bakalım…
   İki yüz milyon dolar harcayarak ülkemize kazandırılan bir otele turist gelmezse ne olur?..
   Otel işletmesi yatırım için aldığı kredileri ödeyemez duruma geliyor…
   “Bana ne?” mi diyorsunuz…
   Olabilir…
   Ama bu kadarla kalmıyor…

Bakın kimler nasıl etkileniyor?..

   Çalışanlara maaş ödeyemiyor…
   Binlerce insan işsizler ordusuna katılıyor…
   Çalışanlar maaş almayınca sigorta primleri yatırılamıyor…
   Kasaplar etini, çiftlik sahipleri tavuklarını ve yumurtalarını satamıyor…
   Hayvancının sütü ve hellimi elinde kalıyor…
   Narenciye dalında, karpuz tarlada kalıyor…
   Taksici bir kuruş kazanamaz duruma geliyor…
   Çok sayıda lokantacı sinek avlıyor…
   Kısaca; herkes gelir kaybına uğruyor…   
   Öyleyse ne yapmalı?..
   Güney Kıbrıs’ın yaptıklarına bakmamız yeterlidir…
   Onlar bazı ülkelerden sadece aşı, bazılarından sadece PCR istiyor…
   Bizim tarafta çift aşıyla gelen turistten bir de PCR istenmesi yetmiyor mu?..
   Maalesef yetmiyor…
   Kendi kendimize icat ettiğimiz işlemlerle yolcuları bin pişman ediyoruz…
   Sistem çalışmadığı için bunu yapamayanlara Ercan’a geldiklerinde adeta işkence çektiriyoruz…
   Çocuğu var, yaşlısı var…
   Tümü bu işkenceden payını alıyor…
   Yazık, günah değil mi?..
   Altın yumurtlayan tavuğu kendi elimizle öldürmeye çalışıyoruz…
   İnanın bunu başarmak üzereyiz…
   Öyleyse sonrasını da düşünmeye başlayalım…
   Tavuk ölürse, yumurtayı kimden alacağız?..
   Hele bir düşünelim…

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 3 yıl Önce

Sayın Akar KKTC de Tavuk zaten çoktan ölmüş !
Yumurtayı ise Türkiye’den alıyoruz ,
Tüm sektörlerin batma noktasına getirildiği dökülen Ülkemizde yöneticilerimiz ise Garantör Ülke Anavatan Türkiye’nin KKTC yi açlığa terk edip Dünyaya rezil olamayacağını ve maaşları ödemeye devam edeceğini çok iyi biliyor ! Bu mentalite ile Yönetilen ülkemizde bu şartlarda Ne Turizm ne üretim ve ne de ihracat yapabiliriz ! Gerçekçi olalım bizi bu çöküşten kurtarabilecek olan Ne Türkiye’dir ve ne de Egemen ayrı bir Devlettir ! Kıbrıslı Türklerin ta kendisidir !

Öz
Öz - 3 yıl Önce

LDP onursal başkanı ve Merit otel zinciri sahibi Besim Tibuk'a göre BATMAK da sağlıklı bir olay. En azından akan kan durur.

Ney srk
Ney srk - 3 yıl Önce

Yaşı annemle babamın KKTC ye gelecek olmaları hepimizin kabusu oldu. Sürekli onlara şu formu doldurun onun çıktısını alın denem psikolojilerini bozdu. Biz gelmeyelim kızım ya havaalanında kalırsak diye korkuyorlar. Bunlar yaşlı insan. Nasıl upraşsınlar bu kadar teferruatla. Yazıklar olsun. Bi tek siz akıllısınız

Turkish power
Turkish power - 3 yıl Önce

Daha beter olunuz

banner608

banner473