Güzel ülkemizde hemen her gün üzücü olaylara tanık oluyoruz…
   Pandemi sürecinde yaşadığımız sıkıntılar ortadan kalkmadan buna bir de Ukrayna savaşının eklenmesi ve bu savaştan kaynaklanan ekonomik sorunların artması karşısında ‘ciddi önlemlerin’ alınması kaçınılmazdır…
   Ancak bu önlemlerin ilk ayağı dar ve sabit gelirli insanlar olmamalıydı…
   Ekmek, süt gibi ana gıda maddelerinin fiyatlarını koruyucu önlemler alınmalıydı…
   Bunu yapmak yerine doğrudan zam kararlarıyla ‘gelir artırmaya’ yönelmekle insanların psikolojileri iyice bozulmaya başladı…
   Bu çerçevede suçlarda ciddi artışlar yaşanıyor…
   Kuşkusuz hükümetin işi de kolay değildir…
   Yaşanan olumsuzluklara karşı mücadele edebilmek için elinde güçlü kaynak yoktur…
   Ana gıda maddelerini, üreticileri destekleyici fonları da yoktur…
   Yılların ihmali sonucunda sürekli zarar eden bir Elektrik Kurumu vardır…
   Ne yaparsanız yapınız, bu kurumu ayağa kaldırmak hiç de kolay değildir…
   Nitekim Maliye Bakanı Sunat Atun’un dünkü açıklaması yeni zamların habercisidir…
   Ne diyor Atun ?..
   Elektrik ücretlerinde indirime gidilmesi nedeniyle ayda 180 milyon liralık bir açık meydana gelecek…
   Peki bu açığı maliye nasıl kapatacak?..
   Elbette başka ürünlere zam yaparak…
   Ne var ki; lüks tüketime bu saatten sonra zam yapılsa da pek fayda etmeyecek…
   Çünkü cebinde parası olanlar da gelecek kaygısı yaşadığı için lüks tüketimden uzaklaşmaya başladı…
   Kiminle konuşursanız konuşun ortaya atılan ilk konu gelecek kaygısıdır…

Peki neden böyle oldu?..

   Önemli olan ülkenin bu hale nasıl geldiğini anlamak ve doğru tespitler yapmaktır…
   Sürekli seçim ve hükümet değişimlerinin yanı sıra üst kademede yaşanan yönetim beceriksizliği sayesinde ülkenin tüm kurumları borç batağına sürüklendi…
   İnat ve ısrarla koruma altına alınan Elektrik Kurumu’nun bir milyar dolayında borcu vardır…
   Batmış KTHY’den kalan borç miktarı da faizleriyle birlikte bir milyarın altında değildir…
   Toprak Ürünleri Kurumu ve Telekomünikasyon Dairesi de ağır borç altındadır…
   Her ay zarar eden Telefon Dairesini yaşatmaktan söz edenler; diğer yandan bu zararın nasıl kapatılacağına dair öneri sunamıyor, çıkış yolunu gösteremiyor…
   Tek yanlı kararlar ve popülist söylemlerle ne yazık ki bu güzel ülkeyi cehenneme çevirme yolunda adımların atıldığını üzülerek izliyoruz…
   Gelecek konusunda hepimiz kaygılıyız…
   O yüzden öncelikle Meclis’teki tüm partilerin ve önemli sivil toplum örgütlerinin bu aşamada ‘birlikte hareket etmesi’ çok önemli ve gereklidir…
   Kısacası ‘uzlaşı kültürüne’ ihtiyacımız vardır…
   Bunu başaramazsak, ileride çok üzülürüz…