banner564

Vay halimize vay

    Yağmur yağmadığı zamanlar kuraklık ağlaması başlıyor…

   “Çiftçi, köylü, hayvancı battı” diyor, tazminatlar için bastırıyoruz…
   Türkiye para gönderirse kuraklık tazminatları ödeniyor…
   Para gelmezse çiftçi, köylü sıkıntı yaşamaya başlıyor…
   Yağmur yağdığı zaman ise başka türlü dertler ortaya çıkıyor…
   Tam 45 yılın ihmalleri bir bir kendini gösteriyor…
   Kâğıt kalınlığındaki asfalt yollarda delikler, çökmeler ve kocaman çukurlar oluşuyor…
   Kıbrıslılar oluşan çukurlara ‘lukko’ derler…
   Araçlar bu ‘lukkoların’ içine düştükçe lastikler, amortisörler zarar görüyor…
   Ama şikâyet edip durmayalım…
   Çünkü lukkoların faydası da vardır…
   Böbrek taşı dökenlerin işini kolaylaştırıyor…
 
Ne garip ülkecik 

   Belediyelerimiz yıllardır personel istihdamı yaparak ‘particiklerini’ ve ‘yakıncıklarını’ memnun ediyor…
   Fakat yolların bakımı ve kaldırımlar yapılmıyor…
   Çevre temizliği diye bir dertleri olmuyor…
   Çöplerin toplanması ‘çevre temizliği’ olarak görülüyor…
   Park sayısı yetersiz…
   Olanlar bakımsız, kirli, pislik içinde…
   Yağmur drenaj kanalları yetersiz…
   Ama hemen hepsinin tiyatrocukları var…
   “Sanata değer veriyorsan eğer tiyatro ile başlayacaksın” derler…
   Senede iki oyun yeter…
   İki de konser olursa işte sana ‘yıldızlı’ belediye hizmeti…
   Konser için orkestra veya koro lazım…
   İster ikisini, ister birini kurar, sonrasında festival hazırlıklarına başlarsın…
   Yolu, sokağı, parkı, salıncağı, aydınlatmayı, lukkoları bırak…
   Bunca zaman yapmayanlar düşünsün…
   Sen bugüne bak…
   Çağdaş, kültürel ve evrensel…
   Avrupa hizmeti…
   Hem de yıldızlısından…
 
Kara yolları mı?..
   Kent sokakları belediyenin…
   Ama onların önceliği kültür-sanat…
   İstihdam ve toplu sözleşmelerle hak ve menfaat dağıtımı…
   Peki ana yolları ne yapalım?..
   Karayolları Dairemiz var mı, var…
   Personeli var mı, var…
   Ama 140 personel bürokratik işlemlere dahi yetişemiyor…
   Onlar ofiste göreve devam edecekler…
   Üç, beş teknik adam kaldıysa işler yürümeyecek…
   Çöken yolları yenileyecek ekip, araç ve gereç bulanamayacak…
   İnsanlar ölüm yollarında seyahat edecek…
   Ve bizleri böylesi bir yönetim anlayışı altında inletecekler…
   Ne güzel…
  
Öncelik maaşlar
   Maliyenin önceliği memur ve emekli maaşları…
   Sıkıya girdikçe fonları, stopajları artırıp paracıkları toplayacak ve maaş ödemelerini yapacak…
   Para kalırsa partilere katkı verilecek…
   Örtülü ödenekler artırılarak devam edecek…
   Resmi Hizmet Araçlarına akaryakıt alınacak, tamirat, ruhsat ve sigorta paraları ödenecek…
   Ama yol tamiratları için Türkiye’den para gelmesi beklenecek…
   Hükümetin bir bakanlığı parasızlıktan inlerken, Ciklos yolunu bir yılda bitiremeyecek…
   Ölümler bile ‘çaresizlik içinde olanları’ etkilemeyecek…
   Ama bir başka bakanlık fonlarda kaynak olduğu gerekçesiyle bu ülkede sendikalaşmayı teşvik etme adına para dağıtmaya başlayacak…
   “Gel Ahmet Bey, Gel Mehmet Bey… Sen de gel Ayşe Hanım… İmzala sözleşmeyi, kap parayı…” diyecek…
   Sen de bunu seyredeceksin…
   Ölüm yollarını tamir edecek para bulamadığını söyleyerek ‘durumu idare’ eder görüneceksin…
   Olmaz arkadaşlar…
   Böyle devlet yönetimi olamaz…
   Mahalle yönetimi dahi olamaz… 

YORUM EKLE

banner608

banner474