banner564

Vazgeçme masalları

Her insanın birden fazla vazgeçtikleri var... 
Kavganın, fırtınanın, öfkenin, nefretin, gözyaşının kol gezdiği… 
Her vazgeçişin de bir hikâyesi var... 
Bazen, içinde her türlü duyguyu ve düşünceyi barındıran...
Bazen de sadece tek bir duygunun hâkim olduğu, bir vazgeçiş hikâyesi...
İnsanlar nadiren vazgeçer... Çünkü çok sancılı bir şey... Çünkü yazmak kadar kolay olmayan... Çünkü nefes almak kadar kolay olmayan...
Bazen bir yaz mevsimi gibidir, sadece biraz sıcaktan bunaldığın misali...  Onun dışında fazla bir rahatsızlık vermeyen, vazgeçme masalı...
Bazen ise, kış mevsimi gibi bir vazgeçiş hikâyesi olur...
Üşüten... Duygusuz bırakan... Sert rüzgârların seni takatsiz bıraktığı... Sanırım, mutlu bir vazgeçiş yoktur. 
İnsan bazen sevmediğinden ötürü vazgeçer, 
İnsan bazen sevdiğinden ötürü vazgeçer...
İnsan bazen korumak adına vazgeçer...
İnsan bazen çaresizlikten vazgeçer...
Tozu dumana katan kasırga misali...

Her insanın birden fazla vazgeçtikleri var... 
Kavganın, fırtınanın, öfkenin, nefretin, gözyaşının kol gezdiği… 
Her vazgeçişin de bir hikâyesi var... 
Asıl olan, hayatın kendisi... Hayat zaten bir sınav değil mi? İçinde her türlü hikâyeyi barındıran... Ve içinde her türlü, “sanki o anları daha önce yaşamıştık” duygusunu hissettiren...
Sırat köprüsüne gidene dek, nasıl yürürüz, ne yaparız, verilen yükleri yolda mı indiririz, yoksa hakkı ve layığı ile köprüden geçer miyiz yüklerimiz ile... Sınav bu... Hikâyelerimizin ve masallarımızın olduğu... 
Çok mu yaşamıştık, böyle zamanları?
Etrafımızı saran adına kader denilen dipsiz kuyularda... 

İnsan kolay kolay bağlılık sözü veremiyor. Bağlılık ve vazgeçiş birbirine zıt kutuplar gibi, ne kadar çok birine yaklaşırsan, diğerinden uzaklaşmak... Küçük bir varsayım dahi olsa da; bir gün vazgeçebilme ihtimalini hiçbir zaman unutmamak...
Vazgeçmeyi bilen; güçlü mü, yoksa çaresiz mi?
Vazgeçmek güçlü kişiliklerin yapabildiği mi? Yoksa vazgeçmek bir güçsüzlük mü? 
 “İnsan insana ev olmalı, çıkmaz sokak değil...”
Ve günü gelince de evden ayrılma vaktinde, onu bırakabilmeli...
“Kalptir asıl vatanımız... O yüzden kalpten kalbe yol var deriz... En derin ilişkiler kalpten kalbe kurulur. Kalbimiz ikna olursa, beynimiz harekete geçer. Kalpten kurulamayan ilişkiler hep eksik hissettir. 
Tereddüt ettiğinizde, kalbinizin sesini dinleyin.”
Ola ki bir gün vazgeçmek durumunda kalırsanız ve hala seviyorsanız, unutmayınız... 
Kalpten kalbe yol var. Vazgeçip gitseniz bile, vazgeçtiğiniz sizinle gelir... 
Ve çok mu yaşamıştık böylesine gelişi güzel anları...
Bilmiyorum...
Akşamüstünün insanı cezbeden dayanılmaz güzelliğine karşı yürürken... Geri dönmenin kıyısında... 
Hani olur ya bazen bir yola çıkarsın ama tereddütlerle, dönmek istersin dönmezsin, bazen arkana da bakarsın ama bir süre sonra arkana dönüp bakmaktan vazgeçersin. Düşünürsün daha kaç soluk alacağız yolun bitimine kadar... Cevabını bilirsin de sorarsın yine, meçhul olduğunu bile bile...

Yürüyoruz, gelişi güzel... 
Toprak yolun üstünde, binlerce izi olan yüzünde... Kaç hikâyelere tanık olmuştur diye düşünürsünüz...
“Yürüyoruz, başımız yukarda önümüze çıkacak olan herhangi bir engeli yok sayarak...
O kadar çok güveniyoruz toprağa, geldiğimiz ve bir gün tekrar gideceğimiz toprak anaya...”
Gerideki fırtınaları, kasırgaları anımsıyoruz birden, çocukluğumuzu hatırlıyoruz, gençliğimiz aklımıza gelip gülümsüyoruz. 
Kaç insan yaşadıkları yerle ilgili olarak, küçük ama mutluluk verici zamanları hatırlayabiliyor ki?

Uçsuz bucaksız araziler, ovalar, tarlalar...
Güneş birazdan batacak, yürümeye devam ediyoruz. Güneş tam karşımızda, batıya doğru gidiyoruz. Kış güneşinin renkleri her yere yansımış. Pembe, turuncu, gri ve lacivertler... 
Az ilerde bir traktör... Dönüş vakti gelmiş. 
Yüzümüzde ve dudaklarımızda, mutlu bir ifade,
Gelişi güzel gülümsüyoruz. 
Eve dönüş vakti. Dönerken de yine hatırlıyorsun dediklerini, “Her insanın birden fazla vazgeçtikleri var... Kavganın, fırtınanın, öfkenin, nefretin, gözyaşının kol gezdiği… “
Eve dönüş yolu çok mu uzadı? Tekrar son kez gün bitmeden başımızı kaldırıp mavinin sonsuzluğuna bakıyoruz. Gülümseyerek birbirimize sarılıyoruz... İçimizde taşıdığımız bin bir vazgeçme masal ile...

YORUM EKLE

banner471

banner474