banner564

Vizyon ve Misyon 

Yarım asırdır aynı sorular, aynı manşetler ve aynı açıklamalarla geldiğimiz nokta ortada. Artık “farklı” dilden, farklı pencereden olaylara bakmak gerekiyor. Kafaları biraz yenilemek gerekiyor, biraz dünyalı gibi davranmak gerekiyor. 
Lefkoşa Sanayi Bölgesi ile ilgili hiç yazmadıysam son 20 yılda 200 kez yazı yazdım, TV’de program gerçekleştirdim. Ama gel gelelim bu konuda bir arpa boyu yol alamadık, alacak gibi de durmuyoruz.
Çünkü kendi çöplüğümüzdeki farelerden hiçbir farkımız yok. “Çöplüğümüz elimizden gitmesin, biz bu çöplük içinde ne tırtıklayabilirsek kardır” anlayışı hepimize yerleşmiş bir durum.
Ne gelen ne de gelecek olan “Ben bu sanayi bölgesini” işin ehli birisine veya özel sektöre veyahut Kıbrıs Türk Sanayi Odasına vereyim anlayışı yok, olmayacakta. Bunu göremeyeceğiz bu gidişle.
Çünkü bu ülkede bunu gerçekleştirebilecek vizyona sahip siyasetçi, o siyasetçiye yön verebilecek misyon sahibi bürokratlar olmadı, olmayacakta. Bizdeki küçük hesaplar, var olan düzenin devamından, statükonun korunmasından yana. Hatta biz statükoyu yıkacağız diyenlerin bile bunun tam tersini yaptığını birçok kere şahit olduk.
O yüzden zaman zaman, aynı haberleri temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze koyacak gazeteler. Dün bir gazete bugün başka bir gazete aynı haberi servis edecek. Bu dediklerimi de bugün ben yarın başkası yazmaya devam edecek bu ülkede…

Profesör
Üniversitelerimizin bir tanesinde öğretim görevlisi olarak çalışan çok kıymetli bir Profesörümüz ile kısa bir sohbet gerçekleştirdik. 7 yıldır Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde. İki yıl önce vatandaş olmak için müracaat etmiş. Ancak henüz bu konuda ilerleme sağlayamamış hükümetlerimiz. Bundan sonrası için bir adım atılır mı? Hiç sanmıyorum.
Oysa KKTC Vatandaşlık Yasasına kısacık bir ifade eklense ne olur? Artısı, eksisi ne olur? Bunu tartışsak, bu konuda herkes bir fikir ortaya koysa…
“Profesörlük unvanına sahip olanlar, KKTC’de kaldıkları süreye bakılmaksızın, istemeleri halinde, KKTC vatandaşlığına kabul olunurlar…”
Bugün Eğitim Adası diye nitelendirdiğimiz KKTC’ye çok kıymetli hocalar gelip-gitmekte. Bu değerli isimleri, bu aydın kişileri bu ülkenin doğal bir parçası haline getirmenin faydadan başka bir zararı olmaz Kıbrıs Türk Toplumuna.
Dünyanın en büyük kalkınma kalemi bilişim ve inovasyon. Bilim ve inovasyonu ise ancak bilim insanları bu topluma aşılayabilir. Bunun için de mevcuttakinden çok daha fazla yetişmiş, donanımlı insana ihtiyacımız var.
Umarım, çok yakın bir gelecekte, bu ülkenin aydınlık geleceği için bu yönde adımlar atılır ve bu küçük ülkede yeni nesillerin daha bilgili, daha donanımlı olması için gerekli zemin yaratılır. 

45 yıllık öykü
Bir dönem Türk Sineması Çanakkale Destanı ile ilgili filmler, diziler yapmaya yönelmişti. 
Bakın onca film içinde Çanakkale Destanını anlatan şu filmlerden en az birkaç tanesini izlemiş olabileceğinizi tahmin ediyorum. 
Son Umut, Queenn of the Desert, Çanakkale Geçilmez, Tell England, Çanakkale Çocukları, Son Mektup, Çanakkale Yolun Sonu, Çanakkale 1915, Bir Millet Uyanıyor, Sarı Siyah, Gelibolu, Çanakkale Destanı 1915, Son Kale Çanakkale, Çanakkale Geçilemedi, Kınalı Kuzular (Bedeli Çanakkale’de ödendi), Deadline Gallipoli, Çanakkale Aslanları…
Peki, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nı anlatan filmler. Kaç tane biliyor musunuz? 
“Göç” (Kıbrıs Ufuklarında), Kıbrıslı Fedailer, Kartal Yuvası, Önce Vatan, Sezercik Küçük Mücahit, Şehitler, Türk Aslanları, Zafer Kartalları, Zindan, Hancının Kızı ve Lütfi Akad’ın çektiği ve hüzünlü bir aşk öyküsünü anlatan “Esir Hayat” filmleri dışında 1959-1974 yılları arasında toplam yirmi film çekilmiştir. Ve bu filmlerin tamamı Kıbrıs olayları ile ilgilidir.
Gördüğünüz gibi çoğu eskidir bu filmlerin. Yenileri çekilmemiş, çekildiyse de çok azdır. 
Harekâtın 45 yılında hatırlatalım istedik… 

MESAJLAR

Ersin TATAR: Kıbrıs’ta 1994 yılında Tarık Tarcan’la çektiğiniz Geçmişin İzleri isimli filmi dün arşivlerden bulup çıkarttım. Bu filmi şimdi sosyal medyaya atmak gerekiyor. Filmde birçok Kıbrıslı Türk de oynamış. 

Sanlı ÇOBAN: Gönyeli Spor için büyük fedakârlıkla hazırlanan yeni halı saha hizmete girmiş. Böyle tesisler çoğaltılırsa kulübün belli bir geliri de olur ilerleyen günlerde. 

Ünal ÜSTEL: Dün sabah Başbakan’ın ziyareti sizi hayli mutlu etmiş. Geçirdiğiniz operasyon sonrası hem bakanlıktaki atamaları tamamlamışsınız hem de yeni ekiple yoğun bir mesaiye başlamışsınız. 

Cafer GÜRCAFER: Bir yandan emirname konusu diğer yandan Emlakçılar Birliği Yasası konusu. Özellikle emlakçı dostlar, yasalarındaki bazı maddelere itirazınızdan dolayı size sitemlerini ilettiler. 

Hüseyin Macit YUSUF: Dün bazı eski dostlara ziyaretler gerçekleştirmişsiniz ve yıllar yıllar önceki günleri yâd etmişsiniz. Bu aralar bir ayağınız Kıbrıs’ta diğer ayağınız İstanbul’da. 

Fırat ATASER: Bölgenin büyük sorunu haline gelen Alsancak-Girne çift şerit yolu için dün ilgili bakan bir kez daha bölgenizdeymiş. Belediye olarak siz tüm hazırlıkları bu arada tamamlamışsınız. 

Teberrüken ULUÇAY: Kıbrıs meselesi ile alakalı olarak TBMM’de grubu olan partiler ortak bir metin hazırlayıp yayınladılar. Bizim meclis başkanımız olarak siz böyle bir girişim yapacak mısınız? 

Yusuf AVCIOĞLU: KIBTEK yönetim kurulu olarak aldığınız kararları şeffaflık gereği kamuoyu ile paylaşmanız güzel. Aklımıza geldi, şu geçen dönem hizmet alımı yapılan basın danışmanlarına ne oldu? 

Fikri MACİLA: Dün akşam eski dostlarla bir mekânda buluşup hem hasret gidermişsiniz hem de önümüzdeki ralli sezonu için bazı önemli temaslarda bulunmuşsunuz. 

Ramadan KISMET: Yeni bir mekân açmak için artık günleri saymaya başlamışsınız bile. Yeni mekânın konseptini belirlemek için günlerce süren bir çalışmadan sonra karar kılabilmişsiniz. 

Ahmet SENNAROĞLU: Dün kolunuza yeni bir dövme yaptırmışsınız. Hayli ilginç gelmiş görenlere bu yeni dövmeniz. Bu konuda bir bilgi verirseniz seviniriz, zira kolluk gibi bir şeymiş yeni dövmeniz. 

Ayşegül BAYBARS: Daha önce de yazmıştık ama belli ki bulduğunuz geçici çözüm de işe yaramadı ve kimlik dairesi ile ilgili sıkıntılar büyüyerek gelmeye devam ediyor. Hazır yarın herkes sizde olacak, bu konuyu da bir ara gündeme getirin. 

Devrim BARÇIN: 3 ay sonra Ada’ya yeniden döndüğünüzü büyük bir memnuniyetle öğrendik. Bu arada Ada’ya döner dönmez siyasi havayı yakalamanıza bakılırsa Ada’nın havasını hemen almışsınız. 

Latif AKÇA: En çok bürokrat gezen dernek başkanı olarak bazı yeni bürokrat arkadaşların sizi tanımaması hayli ilginç. Neyse bir müddet sonra herhalde onlarda sizi yakından tanırlar nasılsa. 

Ahmet TOLGAY: Çanakkale ile ilgili yüzlerce film var yerli ve yabancı. Ama gel görün ki Yeşilçam’da yapılan birkaç filmin dışında 1974’ü anlatan yeni film yok. Ne diyorsunuz siz bu işe? 


 


 

YORUM EKLE

banner608

banner474