banner564

“Vur vur inlesin mi?”; yoksa “Dinle, dinlesin mi?”

Zor zamanlar içindeyiz. Hayatın her alanında zorluk ve ciddi belirsizlikler var. Doğu Akdeniz’deki gerginliğin, çatışma potansiyeli taşımadığına dair endişesi olmayan, hemen hemen yok.  Kuzey Kıbrıs‘ta 2020’de, ekonomide, insan yaşamında var olan ciddi sorunları çözmeye doğru adımlar atılacağına dair bir inanç iddia eden de yok. 
Böyle bir ortam içinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giriyoruz. Dünden ders çıkartıp; projeleri, öngörüleri değerlendirmeleri farklılıkları ile tartışıp geleceğe her açıdan kanallar açmalıyız. 
Ama ne acıdır ki yeniye dönük güzel örnekler sunma arayışı yerine, eskini daha da kötüsüne gitme eğilimleri boy gösteriyor. Örneğin Başbakan Sayın Ersin Tatar, kendisinden farklı değerlendirme yapan, Sayın Metin Münir’e dönük, öfkeyle, onu güya aşağılayarak, itibarsızlaştırma gayretine girdi. Sayın Metin Münir’in görüşleri ile farkım var. Bu başka bir şey. Ama onun entelektüel birikimi ve demokratik derinliği kimsenin yok sayamayacağı bir gerçektir. Üstelik bu bizim zenginliğimizdir. Çünkü, bu toprakların bir evladıdır.
Erk sahiplerinin oy uğruna veya erklerini korumak niyeti ile farklı görüşleri olan insanlara veya kendine rakip olarak gördüklerine dönük yaptıkları karalama ve itibarsızlaştırma gayretleri geçmişimizde çok acı sonuçlar bırakan bir ayıbımızdır. Sayın Metin Münir’e dönük gösterilen tavırdan anlaşılmaktadır ki hala bundan ders çıkartmadık. Düşman yaratmanın, kendi taraftarlarını kenetleyeceğine veya kendine dönük eleştirileri bozacağını zannedenler maalesef hala var. Ama bu tutumun, toplumda fayda yerine, nasıl derin yaralar açtığını dün yaşadık. 
Bu yaraların organizmayı ölüme götürmemesi için en büyük katkıyı da, o kara propagandaların mağdurlarının yaptığı da diğer bir gerçeğimizdir. Çünkü onlar, kendilerine en acımasız saldırı yapanların peşine, intikam diye düşmediler. Çağdaş ve insani ilişkileri, görüş temelinde kurdular.
 Fakat görüyorum ki Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte yine o “eski evliyaya" çağrı yapanlar çıktı. Sayın Metin Münir’e dönük o saldırgan üslubun gerisinde bu var. Bir söz var, hoşuma gider. “Hamama giren terler.” Bu nedenle siyasete giren de eleştirilere, farklılıklara karşı toleranslı olmalıdır. Kendine haksız yere eleştiri yapıldığına inanıyorsa da görüşleri ile buna karşı mücadele etmelidir. 
Peki, UBP-HP koalisyonun nasıl kurulduğunu halka doğru dürüst anlatabildiler mi? Üstelik daha yıkılmadan ve kurulmadan da Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili sayısız argüman ve senaryo bu toplumda konuşulmadı mı? Sayın Münir bunları temel alan bir değerlendirme yaptıysa, bu kadar öfkeye ne gerek var? 
Farklı görüşleri olanlar, erkte olanların saldırgan söylemleri ile bundan ürkecek mi? Ben böyle olacağına inanmıyorum. Aksine, bu saldırgan tavır içine girenler kaybedecek. Ama sakın ola bu saldırgan ifadelere tepki diye bu kez de eleştiri yapanlar, “Öyle ise, işte böyle” tavrına itibar etsin. 
Sayın Tatar, CNN Türk'e katılmış ve konuşmuştu. Şimdi AKEL Genel Sekreteri Sayın Andros Kiprianu da katıldı. Çok önemli şeyler söyledi. Peki Sayın Tatar, Metin Münir ve diğer insanlara kızmaktan vakit ayırıp, Sayın Kiprianu'nun, Doğu Akdeniz’deki gerilimi azaltacak ve Kıbrıs sorunun çözümüne katkı sağlayacak görüşler için ne düşünür? Yoksa ona bu imkanı verenler de mi “Kalantor çocuğudur?”
Bu Cumhurbaşkanlığı seçiminde geçmişin kötü birikimi olan “Vur, vur inlesin“ yerine; “Dinle, dinlesin“ anlayışı ile fikir ve düşünce yarıştıralım. Farklılıklarımızı;  düşmanlıkla değil, fikirler ile ele alıp,  ortak paydaşlar yaratalım. Farklı görüşler taşıyan toplum mensubu olmak ortaklığı, en temel sevgidir.  

YORUM EKLE

banner471

banner473