banner564

Ya iyi ortaklık ya iyi komşuluk

  Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum lideri Nikos Anastasiadis, uzun bir aradan sonra Kıbrıs sorununu ‘tüm yönleriyle’ görüşmek üzere 9 Ağustos’ta bir araya geliyor...
  Biz bu görüşmeden ne bekliyoruz?..
  Elbette uzlaşı...
  İki liderin ‘karşılıklı anlayış, saygı ve çıkarlara dayalı’ bir uzlaşıya varmalarını gönülden arzuluyoruz...
  Bunu başarmaları halinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin yeni bir konferans çağrısı yapması mümkündür...
  Başaramadıkları takdirde yeni maceralara girilmeyeceği de aşikardır...
  Kıbrıs Türk tarafının, başından beri üzerinde durduğu iki önemli nokta vardır...
  Birincisi güvenlik, ikincisi de siyasi eşitlik...
  Siyasi eşitlik ve güvenlik garantisi zaten 1960 anlaşmalarında da vardı...
  Bazıları siyasi eşitliği ‘sayısal eşitlikle’ karıştırabilir...
  Ne var ki; bizim isteğimiz ‘siyasi eşitlikten’ başka bir şey değildir...
  Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğu zaman Cumhurbaşkanı Rum, yardımcısı Türk’tü...
  Fakat yardımcının veto hakkı vardır...
  Bu hakkı hiçbir zaman kötü amaçlı kullanmadık...
  Bakanlar kurulunda 7 Rum’a karşılık 3 Türk’ün bulunması kimseyi rahatsız etmemelidir...
  Güvenlik ise, özellikle Rum toplumu içinde artan ırkçı örgütlenmeler karşısında Kıbrıslı Türkler açısından vazgeçilmez bir taleptir...
  Ve güvenliğimizi Türkiye’den başkasına emanet edemeyeceğimiz de herkes tarafından bilinmektedir...
  Rumların da Yunanistan’ın garantörlüğüne güvenmesine saygı duyuyoruz...
  Öyleyse bu iki talebimiz istismar edilmemeli ve reddedilmemelidir...
  Kıbrıs sorununun kalıcı bir çözüme ulaşması için Rumların çok sayıda talebini kabul eden Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, iki önemli konuda direnmesi, Kıbrıslı Türklerin ezici bir çoğunluğunun isteğidir...

Çözüm istiyorlarsa fırsat vardır 

   Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasını amaçlayan müzakereler 52 yıldan beri neden sonuç vermiyor?..
   Rumların özellikle 1974-2004 yıllarında en güçlü propaganda malzemeleri merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’tı...
  Birleşmiş Milletler’de, Avrupa toplantılarında, her yerde “Denktaş’la olmaz” tezini öne çıkarıyorlardı...
  Nihayet; AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte Denktaş dönemi sona erdi...
  Rumların karşısına, AKEL ile ‘Yoldaş’ olduğunu söyleyen CTP’nin lideri Mehmet Ali Talat çıkarıldı...
  Kıbrıs tarihinde ilk defa Rum devletinin başına da Komünist lider olan Hristofyas geldi...
  Fakat bu iki yoldaş da çözümü başaramadı...
  Hristofyas; 2004 referandumuna saatler kala Annan Planı’na “hayır” kampanyası başlattı...
  Ve kapsamlı çözüm şansı bertaraf edildi...
  Daha sonra Eroğlu geldi, yine çözüme gidilemedi...
  Anastasiadis; Kıbrıslı Türklerin haklarını da savunduğu iddiasıyla çözüm yanlısı politikasını bir anda ağır şartlara dayandırarak, Eroğlu ile uzlaşıya varamadı...
  Türkiye pes etmedi...
  ‘Son şans’ olarak Anastasiadis’in karşısına kendisi gibi Limasollu olan Mustafa Akıncı’nın çıkmasına destek verdi...
  Limasollu iki liderin ilk buluşmaları heyecan vericiydi...
  Karşılıklı zivaniyalar içildi, ortak mesajlar verildi ve mümkün olan en kısa sürede çözüme gidileceği belirtildi...
  Kıbrıs’ın özellikle kuzeyinde, saf insanlar bir kez daha umutlandırıldı...
  Türk tarafı mülkiyette ve yönetimde karşı taraftan en ufak bir güvence almadan garantileri müzakere etmeyi kabul etti...
  Son ana kadar “Belki doğru yolu bulurlar” düşüncesiyle masadan çekilmedi...
  Crans Montana son duraktı...
  Bunu gerek Sayın Akıncı, gerekse Sayın Çavuşoğlu defalarca açıkladı...
  Rum-Yunan tarafı; uyarıları ciddiye almadan Crans Montana Konferansı’nı başarısızlığa sürükledi...

Bundan sonra ne olacak?

  Yeni süreçte iki liderin ortak bir zeminde anlaşması halinde 5’li konferansın toplanması mümkündür...
  Yunanistan’ın yeni Başbakanı Mitsotakis “Kıbrıs sorunu çözülürse Türkiye ve Yunanistan iyi dost olurlar ve silahlanmaya harcanan paraları ekonomiye harcarlar” demişti...
  İşte o fırsat önümüzde duruyor...
  İki tarafın uzlaşması halinde bundan kazançlı çıkacak olan sadece Kıbrıslılar değil, aynı zamanda Anavatanlar’dır...
  Ama Rum lideri hala bizleri Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama olacak azınlık olarak görüyor ve Türkiye’yi dışlama siyasetini sürdürüyorsa, o zaman önümüzde tek seçenek kalacak...
  Tarafların ‘saldırmazlık anlaşması’ yaparak iki iyi komşu olması gibi...

YORUM EKLE

banner608

banner474