banner564

Yabancı diplomatın not defteri

  Kıbrıs’ta görev yapan yabancı diplomatların bir kısmı tamamen Rum yanlısı bir tavır içinde olabilir...
  Fakat bazıları her iki topluma da ‘eşitlik çerçevesinde’ yaklaşmaya çalışır...
  Hatta Rum tarafının yanlışlarını not etmekten ve raporlara geçirmekten çekinmez...
  Sayıları az olmakla birlikte böylesi diplomatlar vardır...
  İşte bunlardan bir tanesi; kısa adı TEPAK olan Kıbrıs Rum kesimindeki Teknik Üniversite’de Rum eğitim sisteminin tartışıldığı bir toplantının sonuçlarını raporlarına yansıtarak, Kıbrıs sorununun çözümü ve kalıcı barış için Rum eğitim sisteminin değiştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor...
  Ve TEPAK toplantısından çıkan sonucu aynen şu başlıklar altında kaleme alıyor:
  -Rum eğitim sistemini yönlendiren Kilisedir...
  -Kilisenin belirlediği strateji çerçevesinde okullarda ‘Helenizm Merkezli’ bir eğitim modeli uygulanıyor... Bu model çerçevesinde öğrencilere ‘milli fanatizm’ aşılanıyor...
  -Ortodoks Hristiyanlar ile farklı dinlerden olanlar arasında ‘çatışma ortamı’ işleniyor ve kin duyguları ön plana çıkarılıyor... Kindar bir toplum yetiştiriliyor...
  -Ortodoks Hristiyanlık dışındaki diğer dinler önemsiz addediliyor ve küçümseniyor...
 -Rum Eğitim Bakanlığı’nın herhangi bir reform girişimi Kilise tarafından engelleniyor...

Herkes okumalı

  Bunları sadece yabancı diplomatın kaleme aldığı raporlar değil, aynı zamanda Komünist AKEL Partisi’nin ‘Haravgi’ adlı gazetesi aktarıyor... 
  Öyleyse; güzel ülkemizde kalıcı barışın sağlanabilmesi için herkesten daha fazla BM ile AB’nin Rum eğitim sisteminin değiştirilmesi konusunda baskı kullanmasını istemeliyiz...
  Bugünkü ortamda bile, güneye geçen Kıbrıslı Türklere yönelik sopalı saldırıların temelinde, Rum eğitim sisteminin olduğunu artık anlamalıyız...
  Rum Teknik Üniversitesi’ndeki toplantıda söz alanlar; 1974 Barış Harekatı öncesinde de var olan bu eğitim sisteminin, harekat sonrasında daha da katılaştırıldığını ve çözümü zorlaştırdığını belirtiyor...
  Bizdeki bazı çevrelerin ‘inadına barış’ sloganına sarılmasının ne kadar içi boş ve tehlikeli olduğunu anlayabilmemiz için, kafamıza daha çok topuz vurulması gerekmiyor...
  Tehlike gerçekten çok büyüktür...
  Alışveriş amacıyla güneye geçtiğimiz zaman herkes üzerimize saldırmıyor...
  Ama bazıları el kol işaretiyle düşmanlığını gösteriyor...
  Araçlarımızın üzerine tükürmek suretiyle duygularını açığa vuruyor...
  İki toplumlu etkinliklerde 30 Kıbrıslı Türk’e, en fazla 5 tane Kıbrıslı Rum’un eşlik etmesi de duygu ve düşünceleri anlamamıza yardım ediyor...

İlk ceza önemli

  Görünen köy kılavuz istemiyor...
  Önümüzde uzun bir yol vardır...
  Kavgasız, savaşsız bir çözüme bizler her zaman hazırız...
  Ama karşı tarafın hazır olmadığını görebilmeliyiz...
  Kuşkusuz; Rum mahkemesinin; Kıbrıslı Türklere saldırdığı için ilk defa bir kişiye ceza vermesini de gözardı edemeyiz...
  Bu olumlu bir gelişmedir...
  Ancak verilen cezanın ‘tehir edilmesi’ de dikkat çekicidir...
  Tehir etmek, cezayı uygulamamaksa faydası nedir?.. 
  Neyse; diğer azılı saldırganların da birer birer yakalanması, cezalandırılması ve cezaların uygulanması halinde Rumlarda ‘zihin değişikliğinin’ başladığını düşünerek hareket edeceğiz...
  Kalıcı bir çözüm istiyorlarsa ırkçı davranışların önüne geçmekten ve çok etkili kararlar almaktan başka bir çare yoktur...
  Türk düşmanlığına dayalı eğitim sisteminin değiştirilmesi ilk adım olmalıdır...  

YORUM EKLE

banner471

banner473