banner564

Yalanın faydası bir kere içindir, gerçeğin ise sonsuz

 Daha öncede bazı yazılarımda aynı konuya değinmiştim. Her ne kadar söylesem de herhangi bir tesiri olmuyor fakat yazmazsam da olmuyor.
Tam 44 yıl öncesiydi. 15 Temmuz 1974’te Türk ve İngiliz düşmanı ve sıkı bir ENOSİS taraftarı olarak bilinen EOKA’cı Nikos Sampson, adada bir darbe gerçekleştirip Makarios’u devirerek, Türklere karşı harekete geçmiştir.
Makarios muhtemel bir ölümden, Başkanlık sarayından kaçarak kurtulur. Darbeden  sağ kurtulan Makarios önce Baf’a, ardından da İngilizler vasıtasıyla önce Malta’ya daha sonra da İngiltere’ye oradan da ABD’ye  götürülür.
Kıbrıs’ta darbenin ardından EOKA’cı terörist Nikos Sampson yeni hükümetin geçici başkanı ilan edilir ve o da Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’ni ilan eder.
Kıbrıslı Türklerin Rum saldırıları karşısında zor duruma düşmesi ve garantör devletlerden İngiltere ve Yunanistan’ın tedbir almaması üzerine Türkiye 16 Temmuz 1974’te İngiltere’ye nota verir ve NATO ile BM’ye durumu iletip harekete geçmelerini ister.
19 Temmuz 1974’te BM Güvenlik Konseyi’nde bir konuşma yapan Makarios, Yunanlıların Kıbrıs’ı işgal ettiğini ve bütün Kıbrıs devlet dairelerinde Yunan bayrağının dalgalandığını belirtir. Ayrıca büyük can kayıpları yaşandığının, Yunanlıların Türklerden daha tehlikeli olduğunun ve Kıbrıs’ın bağımsızlığının ortadan kalkarak halkının da tehlike altıda olduğunu söyler.
Bu gerçekleri görmeyen ve görmek istemeyenler, 15 Temmuz 1974 Yunan darbesini yok sayıp sanki her şey durup dururken 20 Temmuz 1974’de başlamış gibi göstererek kendilerini kandırmaktadırlar. Kıbrıslı Rumlar 44 yıldır 15 Temmuz 1974’de yaşanan katliamların sorumlularını sorgulamamakta ve yargılamamaktadır. Bugün sahip oldukları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamının, garantör ülke olan Türkiye Cumhuriyeti olduğu gerçeğini kabullenmek istememektedirler. Türkiye Cumhuriyeti’ne büyük bir minnet duymaları gerekirken, her 20 Temmuz tarihinde, özgür topraklar ve işgal altındaki topraklar diyerek mağdur edebiyatı yapmaktadırlar. Biz Kıbrıslı Türkler de yaşadığımız coğrafyada 15 Temmuz 1974 gerçeğini protesto etmeyip, 20 Temmuz 1974 protestolarına seyirci kalmaktayız.
Gelin bu coğrafyada birlikte yaşayan iki toplum olarak 15 Temmuz günü tüm adada yas ilan edelim. İki toplumlu yasımızı dünyaya duyurmak için bayraklarımızı yarıya indirelim ve 20 Temmuz sabahı şafakla beraber bayraklarımızı göndere çekerek, garantör ülke Türkiye’ye sonra da tüm dünyaya samimiyetimizi gösterelim.
Sevgili coğrafya komşumuz, Rum toplumu! Siz Türk ve Kıbrıslı Türklerin dostluğundan korkmayın, görmezden gelmeyin. Siz kendi içinizdeki milliyetçi geçinen hainlerden korkun. Çünkü onlar 15 Temmuz 1974’de içinizde vardı, bu günde var olmaya devam etmektedirler. Biz Kıbrıslı Türkler her iki olasılık haline de evet dedik. 1974’den günümüze aynı coğrafyada yan yana ayrı yaşamaya da evet dedik; 2004’de tek bir çatı altında da birlikte yaşamaya evet dedik. Karar sırası sizlerdedir. Bu kararsızlık devam ettiği sürece ne istediğinizi bilmediğinizden, günün birinde şöyle ya da böyle önümüze konacak herhangi bir plana birlikte evet demek zorunda da kalabiliriz. 20 Temmuz’dan önce 15 Temmuz’u hatırla ve hatırlat. Yalanın faydası bir kere içindir, gerçeğin ise sonsuz!
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar. 

YORUM EKLE

banner608

banner474