banner564

Yaptırımlar ve yeni denen

Dikilitaş’ın önünde kendi sığ gündemlerimiz içinde dövünüyoruz. Ancak bizi de doğrudan ilgilendiren dış gelişmeler her açıdan kendisini hissettiriyor. Döviz krizi, yabancı yatırımcının gelme beklentisi budur. 
Hal böyle iken biz Kuzey Kıbrıs’ta AB ve ABD’de gelişen Türkiye’ye yönelik yaptırım konularına,    hamasetin doruklarında veya kendimize de yabancılaşmanın etkisi ile duyarsızlık içindeyiz.
AB’nin gündemine aldığı Türkiye’ye yaptırım, 10 Aralık itibarı ile ele alınacak. Ama aynı zamana denk gelen ve ABD’de eski ile yeni yönetimi de bağlayacak şekilde Temsilciler Meclisi ve Senatonun ortak tavrı ile onaylanan Savunma Bütçesine, Türkiye’ye dönük yaptırım meselesi de ilave edildi. Yani iç siyasette avantaj elde etmek için abartılı olarak belli bir zamandır işlenen Batı düşmanlığı siyaseti,  zor zamanda olumsuz bir sonuç çıkmasına yol açtı.
Bunun bize Kıbrıs’ta yansımaları her yönden olacak. Bir kere bu konunun bu hale girmesindeki faktörlerden birinin Kıbrıs sorunundaki çözümsüzlük olduğunu görmezsek. Ayrıca bu sorunla ilgili, kat ettiğimiz mesafedeki olumlu noktaları görmezden gelerek, yürüdüğümüz yolu kısır argümanlarla; bizi geçmişte çıkmaza sokan siyasetlere, “Yeni Siyaset” adı koyarak dönmeye kalkarsak, bu yaptırımlara yol açılmasında da sorumluluğumuz olur. Adanın eşit ortağı olduğumuz ama Güneyin bağnazlarının bunu hazmetmediği gerçektir. Ancak buna karşı mücadele, bu değerleri içselleştiren BM Parametreleri ile kararlarını yok sayarak olmaz. 
 “Yeni Siyaset” diye ileri sürülene bakın. İki Devlet deniyor. Sanki reddettikleri zeminde bu yok. Halbuki BM Parametrelerine dayalı çözümün temelinde, bir biri ile eşit olacak olan İki Kurucu Devlet vardır. Üstelik bu kavram yalnız BM Parametreleri ve müktesebatı içine girmedi. Aynı zamanda 11 Şubat 2014 Ortak Belgesi ile Sayın Eroğlu ve Sayın Anastasiadis’in imzaları ile iki toplumun da ortaklaşa kabul ettiği ilkeler arasında yerini aldı. Bunu görmemek. Egemen eşitlik demek aynı zamanda kendi elinle adanın Toprak Bütünlüğünün Garantörü olan Türkiye’nin Garantörlüğünü de değersiz ve tartışmalı hale döndürürsün.
 Aynı zamanda “Yeni Siyaset” diyerek, çözüm bekleyen sorunlarından biri olan Mülkiyet meselesini de yeniden, hiçbir karşılık alınamayan Global Mal Takası yaklaşımına döndürmek de yanlışın diğer yanıdır.
Ama en garip olan ne? Yeni diye en eskiye dönmeyi meziyet sayan bu çevreler, aynı zamanda Maraş meselesi dâhil mülkiyet sorunun çıkışı olarak da Taşınmaz Mal Komisyonuna Kıbrıslı Rumları davet ediyor. Hâlbuki TMK, Annan Planı’nda Mülkiyet meselesinin çözümü için ele alınan mantığı temel alarak hazırlandı. Global Mal Takası tezinin tam tersi. Yani “Yeni Siyaset” denen, bu güne kadar karşılık alınmayan ama TMK ile uluslararası hukukta da karşılığını bulan tüm kazanımları yok etme potansiyeli olan bir adım.
İki kurucu devleti tüm dünyaya ve Güneye kabul ettirdikten. Mülkiyet sorununun çözümünü iki bölgeliliği koruyacak temelde uluslararası hukuka bağlı olarak geliştirdikten sonra bu temelleri yok saymak milliyetçilik olmaz.
Bu nedenle AB ve ABD’den yaptırım konularının gündeme girdiği bu dönemde Kıbrıs’ta BM Parametrelerini yok saymak değil onlara sahip çıkmamız gerekir. Federal Çözüm arayışında siyasi eşitlikte ayak sürçen Güneyin bağnazlarını bu zeminde açmaza alırız. Son bir söz de Güneyin bağnazlarına. Zannederseniz ki bu yaptırımlarla Kıbrıs’ta siyasi eşitlikten, ortaklıktan, iki bölgelilikten kurtulacaksınız. Aldanırsınız. Bu tavırlarla Ortak Vatan denen Kıbrıs’ı mahvedersiniz…
 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Turkish power
Turkish power - 3 yıl Önce

Üstadım kafaniza takmayınız hallederiz

Turkish power
Turkish power - 3 yıl Önce

Ne oldu ab toplantılarında ambargo üzerine yaptırım ha ha ha yeni düzlemdiler seçimlerden sonra 2. Morarti mi

banner471

banner473