banner564

Yargı kilitlendi, polis yetişemiyor

Ülkemiz artık öyle bir noktaya geldi ki; bazı sorunları sadece konuşarak çözemeyiz...

Hiç kimsenin konuşmalardan etkilendiği veya dersler çıkardığı yoktur...
Hatta ‘sorumlu makamlarda oturanlar’ söylenenlerin çoğunu dinlemiyor, ilgilenmiyor, merak etmiyor...
Çok önemli araştırmalar yaparak ortaya bazı sonuçlar koysanız bile; bunları ciddiye almıyorlar...
Hemen her kademede “En iyisini biz biliyoruz... Başkalarından ders almaya ihtiyacımız yok” anlayışının hâkim olduğunu çok net bir şekilde görebiliyoruz...
Siyasetin bu yanlışı nedeniyle de küçük ülkemizde sorunların sürekli artmakta olduğuna tanık oluyoruz...
Hemen her kademede ciddi sorunlar vardır...
Mahkemelerin gündeminde binlerce alacak-verecek, uyuşturucu, cinayet, darp ve tecavüz davasının bulunmasına karşın, yargıdaki eksikliklerin giderilmemesi ciddi bir sorundur...
Yüksek Mahkeme Başkanı’nın da uyardığı gibi, ülkemizde polis sayısı da yetersizdir…
Nüfusun ve buna paralel olarak suçların artması karşısında polis sayısının yetersiz kalması vatandaşları da huzursuz ediyor…
Bir süre sonra polisin ‘yaşananlar karşısında’ yetersiz, yargının ise çalışamaz hale gelmesi halinde, adalet bekleyen insanlar bu güzel ülkeden umudunu kesmeye ve göç etmeye başlayacak...
Bunu herkes kabul ettiği halde, bunca zaman gerekenlerin yapılmaması üzücü olduğu kadar düşündürücüdür de...

Üretici de tüketici de sıkıntılı

Son günlerde gündemden düşmeyen bir başka konu ise hem üreticilerin, hem de tüketicilerin yaşamakta olduğu ‘fiyat’ ve ‘kalite’ sorunudur…
Üretimin yeterince teşvik edilmediği veya üretilenlerin satılamadığı yönündeki şikâyetler gibi,
kaliteli üretim sorunu üzerinde durulmalıdır...
Kaliteli üretim için de kaliteli su kullanılmalıdır...
Fakat; KKTC’de bugüne kadar sebze ve meyvelerin tamamına yakını, kuyu sularıyla yetiştirildi...
İçilmesi veya kullanılması sakıncalı, kirlenmiş, tuzlanmış sularla üretim yapılamayacağını kabul edip, içilebilir kalitede suyu elde etmenin yolları aranmadı...
Sonunda Türkiye buraya deniz altından döşenen borularla içilebilir kalitede su getirdi...
Ama bu suyu ülkenin tamamına dağıtamıyoruz...
Dağıtım yapılan bölgelerde ise tarımsal amaç için kullanılmıyor...
Fiyatların yüksek oluşu nedeniyle, kullanılması da mümkün değildir...
Diğer yandan saatte 8 bin metreküp su denize dökülüyor...
Bu anlaşılır bir durum değildir...
Anamur’dan gelen suyu Geçitköy Barajı’ndan denize dökmek yerine, halkın kullanımına sunabilmek için çok acilen proje üretmeliydi...
Ancak bu da yapılmadı...
Kalitesiz su ile tarımsal üretim yapmanın bir başka sakıncası da sağlık konusunda ciddi sorunların yaşanmasıdır...
Kanser hastalıklarının patladığı bu ülkede, sağlıklı koşullarda üretim politikaları geliştirilmeli ve uygulamaya konmalıdır…
Güzel bir gün olsun… 

YORUM EKLE

banner471

banner473