Toplum olarak çok kritik bir süreçten geçiyoruz...
Sağlık servislerimiz dökülüyor…
Çevre tahribatı korkunç boyutlarda…
Adli suçlar patlamış…
Bir tarafta sırtını devlete dayayan ve bu şekilde maaşını garantiye alanlar...
Diğer tarafta işsiz, parasız insanlar...
Bir tarafta bu ülkenin düzelmesi ve insanların ‘birçok sorundan’ kurtulması için çırpınanlar...
Diğer tarafta, saldırganlar, iftiracılar, kötülük için uğraşanlar ve gerçeklerden kaçanlar...
Ülkenin ‘birçok sorunu’ mu vardır?..
Evet sorunlarımız çoktur...
Bir taraftan Anamur’dan gelecek su ile ülke topraklarının yeşereceğini söylüyoruz...
Diğer yandan dünya çapındaki uzmanlardan ‘ürküten’ uyarılar alıyoruz...
Yıllar önce İngiltere’den 42 kişilik bir ekiple Kuzey Kıbrıs’a gelen dünyaca ünlü kanser araştırmacısı Prof. Mustafa Camgöz, yapılan toprak analizlerinde ‘Arsenik’ oranının insan sağlığına önemli ölçüde zarar verecek düzeyde olduğunu açıklamıştı...
Lefkoşa dahil 7 bölgedeki analiz sonuçlarında, kanseri tetikleyici Arsenik oranının yüksek çıkması sonrasında herhangi bir önlemin alındığını göremedik…
Mesarya’nın durumu nedir?
Halbuki; tehlikeli bölgelerden biri de hayvan yemlerinin üretildiği Mesarya’dır...
Haspolat’tan taşan insan dışkılarının Mesarya’yı teslim aldığı bilindiği halde hiç kimse önlem almaya yanaşmadı...
Üzücü ama, ülkeyi yönettiğini iddia edenlerin gündeminde toplum sağlığı yoktur...
Kanser, kalp ve diyabet hastalıklarındaki ürkütücü artışlar onları rahatsız etmiyor...
Tek dertleri koltuk olduğu için bu tür sorunlarla ilgilenmiyorlar...
Ama, bu günlerin yarınları da vardır...
Çocukları ve torunları nasıl bir geleceğin beklediğini herkes düşünmelidir...
Şimdi ben sıradan bir vatandaş olarak merak ediyor ve yetkililere sormak istiyorum:
Mesarya’da üretilen yemlerle beslenen hayvanların et ve sütleri ne kadar sağlıklıdır?..
Yerli buğdayla üretilen un ve ekmeklerin kalitesini denetleyen bir makam var mıdır?..
Fırınların kaç tanesinde ‘içilebilir’, kaç tanesinde ‘içilemez’ şebeke suyu kullanıldığını bilen ve bizleri bu konuda aydınlatabilecek bir sorumlu var mıdır?..
Marul, kereviz, lahana, turp, maydanoz, pazı, gollandiro, domates, salatalık ve rokalar hangi toprakta yetişiyor, nasıl sulanıyor ne tür ilaçlarla ilaçlanıyor ve üretiliyor?..
Teknecik’ten yükselen zehir
Yıllardır elektrik konusunu tartışıyoruz ama hiçbir önlem alamıyoruz…
Teknecik Elektrik Santralına filtre alınması hemen her seçim manifestosu veya hükümet programında yer aldığı halde, bu konuda sonuca gidilemedi…
Şimdi akaryakıt veya yağdan kaynaklanan bir zehir salgını var…
Taraflar bu konuda karşılıklı suçlamalarda bulunuyor ama işin gerçeğini kimse bilmiyor…
O yüzden Türkiye’den ve AB ülkelerinden uzman bir heyetin adaya davet edilmesini ve Teknecik santralini inceleyerek halkı aydınlatması son derece önemlidir…
Daha fazla zehirlenmek istemiyoruz…
KKTC de yaşamak Sağlığa Zararlıdır sloganı, ne Kullandığımız Suyun ne yediğimiz Gıdaların ne soluduğumuz Havanın Sağlıklı olmasından dolayıdır, dökülen Sağlık sistemimiz ile Had sayfadaki Çevre kirliliğimiz Canlar verdiğimiz bakımsız yollarımız ve sağlıksız altyapı sorunlarımız ise cabası ! Avrupa ülkelerinde hemen mühürlenip kapatılması gereken ömrünü tamamlamamış çağ dışı zehir saçan Teknecik gibi filtresiz santralları küçücük ulkemizi zehirlemeye devam etmektedir Uluslararası yasak olan en kirli mazotu kullanan Teknecik icin Siyasilerimiz sessizliğini koruyor , Uluslararası Hukuk elinin KKTC ye uzanamasindan da yararlanabilen yöneticilerimiz Toplumun Sağlığı konusunda üç maymunu oynamaktadırlar,
LIVING IN TRNC IS BAD FOR YOUR HEALTH