Kuzey Kıbrıs’ta, gereğinden çok fazla siyasi parti, sendika, birlik, dernek ve cemiyet vardır...
Bazı siyasi partilerin, bu ülkede nasıl bir düzen yaratmak istedikleri, plan ve projelerinin ne olduğu net bir şekilde bilinmiyor...
Seçim manifestolarında yazılanların çok büyük bir kısmını uygulamadıkları halde, kamuoyuna doğruları anlatma cesareti gösteremiyorlar...
Peki bu partiler, KKTC devleti ve halkı için ne yapmak istiyorlar?..
Daha az iş, daha çok maaş düzenini geliştirmek mi?..
Bunu istiyorlarsa, parayı nereden bulacaklarını da açıklamak zorundadırlar…
Daha çok üretim, daha çok kazanç mı?..
O zaman yatırımları ve üretimi teşvik edecek, ciddi ve tutarlı projeleri hayata geçirecekler…
Plan, proje, yasa ve kararlılık isteyen diğer bazı başlıkları şöyle sıralayabiliriz:
Ambargolara karşı direnme...
Avrupa Birliği yardımlarının artırılması için güçlü irade...
Türkiye ile ilişkileri geliştirme...
Temiz çevre, sağlıklı kentler...
Kanalizasyon atıklarına çözüm...
İnsanların dinlenebileceği yeşil parklar...
Eğitimde ve sağlıkta tam gün uygulaması...
Siyasette profesyonellik...
Üçlü kararname veya benzeri uygulamalara son verilmesi...
Tek bölge seçim sistemi...
Veya Başkanlık sistemine geçiş...
Bu şekilde devam edemeyiz
Siyaset yaparken, ne istediğimizi ve neleri yapabileceğimizi önceden belirlemek ve kamuoyu ile paylaşmamız gerekiyor...
Eğer hepimizin isteği daha iyi bir yaşam ise; bunun yollarını bulabilmeliyiz...
Öncelikle adam gibi çalışmayı kabullenmeliyiz...
Ekonomisi batmış, borç batağında sürüklenen bir ülkede hala ‘taktiksel yöntemlerle’ maaş kadar ‘fazla mesai’ ödeneği dağıtılması anlaşılır gibi değildir...
Rumların bu konularda yaptıklarına bakmakta fayda vardır…
Onlar bir taraftan ağır ekonomik krizden kurtulmanın yollarını ararken, diğer yandan Kıbrıs konusunda her zamankinden daha atak bir politika izliyorlar...
Sadece AB ülkeleriyle değil, İslam ülkeleriyle de ilişkileri geliştiriyorlar...
Özellikle yabancı yatırımcıların ayağına kırmızı halı seriyorlar...
Her türlü teşviki önlerine koyuyorlar...
Bizde ise ülkeye büyük yatırım yapan insanları pişman etmek için ne gerekiyorsa onu yapıyorlar...
Sorumlu makama getirilen bürokratları yeterince eğitmiyor veya yetkilendirmiyorlar...
Arazi alımlarındaki kısıtlamaları inat ve ısrarla uygulamaya devam ediyorlar...
Ülke yararına olabilecek yatırım projeleri hazırlayıp; Türkiye’yi ikna etmek yerine; tek kurtuluş yolunun AB üyeliği olduğunu söyleyerek insanları kandırmaya çalışıyorlar...
Halbuki; çalışmayan, üretmeyen ve başarmayan insanları kurtaracak hiçbir ülke, hiçbir kuruluş yoktur...
Bugün eğer başarısızlık yaşıyorsak, bunun tek sorumlusu bizleriz...
Bol kaynak ve zenginlikler ile kurduğumuz Ganimet Düzeninin de elbet bir sonu vardır ? 39 yıldır Rum Malları üzerinde zil çalıp oynadık geleceğe yönelik bir Plan Program ve ne de yatırım yaptık ! Ben yaparım olur dedik ve günü birlik kararlarla ayakta durmaya çalıştık Ne Yatırımcı Ne TURİZM ve ne de Ercan’ın Dünyaya açılmasını istedik Biz Bize yeteriz deyip geçtiğimiz tüm köprüleri yaktık !
Bugünlerde ise parasızlıktan dökülen KKTCde iflasları konuşuyor olduk ! Aldığı maaşın paranın cebine girmeden eriyen ve her geçen gün fakirleşip yoksullaşan Kıbrıslı Türklerin kaderi bu mudur yani ? Seçenlerimiz ve Seçilenlerimiz ile KKTCyi getirdiğimiz bu günkü nokta içler acısıdır!
Sonsuza dek KKTCde Gelecek mi ?
Beterin Beteri Var diye bir Atasözümüz vardır ! Yılların kötü Siyaseti ile kimseyi istemedik ve Batırdığımız KKTCde bugün icraat yapamaz maaş ödeyemez duruma düştük , Bu saatten sonra ise Bizlere daha beter olun diyenlere ne diyebiliriz ki??