KKTC, henüz Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmıyor...
Fakat birçok ülke ile ticaret yapıyor...
Sınırlı sayıda olsa bile, birçok ülkeden turist ağırlıyor...
Adaya ilk kez gelen turistler doğaya hayran kalıyor...
Daha sık gelenler, tarihi yerleri dolaştıktan sonra ‘çevre kirliliğinden duyulan rahatsızlığı’ dile getiriyor...
Fakat KKTC’yi yönetenler, turistler kadar rahatsız olmuyor bu durumdan...
Kuzey Kıbrıs’ın birçok bölgesinde yapılar, su depoları, hatta yollar 49 yıldan beri Rumların bıraktığı şekilde duruyor...
Hükümetler ve belediyeler, kendilerine ayrılan bütçeleri daha çok ‘istihdam amaçlı’ kullanarak, yatırımları ihmal ediyor...
Başı ağrıyan belediyeler ve bakanlıklar ise Ankara’nın kapısını çalarak yardım talep ediyor...
Türkiye; bugüne kadar tüm altyapı harcamalarımızı karşılayan, cari bütçeye de katkı yapan tek ülkedir...
Yapmaya da devam edecek...
Ancak; Türkiye yardım yapıyor diye 49 yılın kötü siyasetini sürdüremeyiz...
Yeni bir ruh, yeni bir yönetim anlayışına ve ciddi icraatlara ihtiyacımız vardır...
Bunları söylerken gücenenler, öfkelenenler çıkacak elbette...
Onlara da tavsiyemiz, sağlıklı bir değerlendirme yapmaları ve kendi kendilerini sorgulamalarıdır...
Kendi ayakları üzerinde duramayan küçücük bir devletin yüzden fazla müşavir yaratma hakkı yoktur...
Ayda 40-50 bin lira maaş alan insanlara “gidin evinizde oturun” diyebilen bir başka ülke örneği olmadığına göre; KKTC’nin bu kötü uygulamaya derhal son vermesi gerekiyor...
Hemen her yıl hükümet değişikliklerini sürdürme lüksümüzün de olmadığını artık anlamalıyız...
Aynı görüşleri taşıyan partilerin birleşerek, daha güçlü bir yapı ile ortaya çıkmaları daha fazla ertelenmemelidir...
Devletten maaş alan ve hiçbir hizmet vermeyen insanların da rahatsızlık duyduğunu biliyoruz...
Devletin üst kademelerinde görev yapan bu insanları yeniden kazanmak ve üretken hale getirmek için sihirli değneğe ihtiyaç yoktur...
Alınacak basit kararlarla onları kazanmanın yolu bulunmalıdır...
Kritik bir süreçteyiz
Ülkemizin sadece iç sorunlar açısından değil, yanı başımızda devam eden savaş ve Kıbrıs sorunu açısından da kritik bir süreçten geçtiğini anlamak zor değildir...
Rum liderliği, müzakereleri yeniden başlatmak için yoğun bir çaba harcıyor…
Birleşmiş Milletler yetkilileri de, son bir deneme yapılacağı konusunda işaret veriyor…
Böylesi bir gelişme karşısında Kıbrıslı Türkler olarak; iç kısır çekişmeleri bir kenara bırakıp, daha güçlü bir savunma ve aydınlatma hareketi başlatmalıyız...
Bunu yapmakla görevli dairelerimiz ve yüzlerce kamu görevlimiz vardır…
Onları harekete geçirmeliyiz…
En basiti KKTCdeki universitelere sahte evraklarla uluslararasi gecis ogrenci statusunde danisman firmalara genel sekreterliklere uluslararasi ogrenci burolari uzerinden dolarlar sacilarak kayit yaptirilan TC vatandasi ogrencileri YOK YODAK arastirmali yaz okulu sahtekarliklari vs altindan milyon dolarlik yolsuzluklar sahte usulsuz islemler cikar sonra da KKTC universiteleri niye bu halde demeyiniz