Kıbrıslı Türklerin ‘mal satmaya’ meraklı oldukları söylenir...
Varsa iki tarla; birini sat, aldığın parayla keyfine bak!..
Geçmiş yıllarda gerçek durum böyleydi...
Ama bunun nedenlerini iyi tahlil etmek gerekiyor...
Özellikle de 1974 öncesini...
Binlerce mal satıldı, ama keyif için değildi...
Kıbrıslı Türkler dar bölgelere sıkıştırılmış vaziyette idi...
Özellikle kamu hizmetinde yüksek makamlara ulaşabilenlerin sayısı parmakla gösterilecek kadar azdı...
Ticareti ve turizmi yöneten Rumlardı...
Kıbrıslı Türklerin; baskı, tehdit ve şiddet yoluyla sürekli göçe zorlandıklarını unutmamalıyız...
Göçe zorlanan insan ne yapar?..
Öncelikle elindeki malı satıp, gideceği yerde barınabilmek için bir miktar para toparlar...
Bir anda mal satmak kolay mı?..
Hele 1974 öncesindeki koşullarda, bu gibi işler hiç de kolay değildi...
Bugün bir milyon Euro değer biçilen Lefkoşa’nın Tahtakale bölgesindeki bir evin, mecburiyetten 800 Kıbrıs Lirası’na satıldığını biliyoruz...
Silahlı saldırıların başlaması arifesinde satılan bir evin parası ile ‘daha güvenli olan’ bir Türk bölgesinde ev kiralandı...
Ve bu para sadece 5 yıllık kira bedeliydi...
Bazı insanlar canlarını kaybetmemek için paha biçilmez yerlerdeki mülklerini varlıklı Rumlara satmak suretiyle İngiltere ve Avustralya’ya göç ettiler...
O yıllarda Kıbrıslı Türklerin satmaktan başka çareleri yoktu...
Yaratılan yaşam koşulları, Kıbrıslı Türkleri mal satmaya zorluyordu...
Yaklaşık 11 yıl devam eden bu uygulama sonucunda binlerce dönümlük Türk arazisi el değiştirerek, Rumların eline geçti...
Sonrasında ne oldu?..
Önce darbe, sonra barış harekâtı...
Kıbrıslı Türklerin mülkleri güneyde, Rumların da kuzeyde kaldı...
Aradan 50 yıl geçtiği halde can yakan bu soruna çare bulunamadı...
Çözüm olmadığı sürece de mülkiyet sorununun kökten çözülmesi asla mümkün değildir...
Öyleyse; Rum mülk sahipleri için sadece iki seçenek vardır...
Bir tanesi beklemek ve bir gün belki torunların bu mülkleri geri alabileceğini hayal etmek...
İkincisi; Mal Tazmin Komisyonu’na başvurup, satışını gerçekleştirmek...
Kıbrıs sorununun çözümünden umut kesilirse, doğru olan yöntem de budur...
Çünkü; insanlar dünyaya bir kez gelir ve hayatını en güzel şekilde yaşamak ister...
Gidemeyeceği, ikamet edemeyeceği bir yerde kalan, kullanamayacağı mülkü satıp, isterse bunu yaşamakta olduğu bölgede yeniden mülk yatırımına çevirebilir...
Ayrıca, değişen dünya koşulları çerçevesinde mülk satışı ve alımı yapılırken, ırkçı düşünceler artık geçerli değildir...
Özellikle AB vatandaşları, birliğe üye ülkelerden istedikleri kadar mülk alma hakkına sahiptirler...
Burada en önemli sorun kuzeydeki Taşınmaz Mal Komisyonu’nun çalıştırılmasıdır…
Komisyonun boş kasasını doldurabilmek için yüce Meclis’in ivedilikle ‘Şerefiye Vergi Yasası’nı geçirmesi ve Rum mülklerinin satışından bir miktar ‘fazla vergi’ alınması…
Eksilen miktarı Türkiye’nin tamamlaması…
İleride acı çekmemek için, geç de olsa bunlar yapılmalıdır…
Ve seçilecek Cumhurbaşkanı’nın önünde en ağır sorunlardan biri de mülkiyet olacak…
Adaylar bunun için hazırlıklı olmalı…
Rum Mülklerini yağmalayıp Koçanlayıp gelene gidene Satmakla KKTCnin bir yerlere gidebileceğini mi sanıyoruz ! Temeli Can ve Mal Güvenliği olan Uluslararası Hukuku bir avuç Kıbrıslı Türkün değiştirebileceğini mi Sanıyoruz ! YANILIYORUZ ‘
bu rüyadan uyanıp aynaya bakmalıyız ‘ Bu Zamanda Kimin Malını Yağmalayıp Koçanlayıp Kime Satıyoruz ? Gerçekten KKTCnin karşısında duran en büyük Suç Rum Mülklerine Tanınmayan devletçe verilen Koçanlar olduğunu Dünyada bilmeyen mi var ! Bugüne kadar Türkiye’nin yardımları ile de AİHM elimize verdiği TMK’nunu Çalıştıramamamızın nedeni Rum Mülklerine verdiğimiz Koçanlar değil de nedir yani ! Beşparmaklardaki Askerler var iken Neden Malına geleni atağından vurup Hapse atmayalim ki ? Ama Bu işin sonu böyle bitmeyeceğini gerçekten bilmeyen mi var yani ? Yarın Evlatlarımıza Torunlarımıza çektirecegimiz acıları hiç mi düşünmüyoruz ‘ Kurduğumuz düzen ile yapanın yanına kalan KKTCde bugun yaptıklarımız Yarın yanımıza kalmayacağını bizden başka gerçekten bilmeyen mi var ! Yıllardır gelmiş geçmiş yönetenlerimiz ile TMKnunu Yok sayıp çalıştırmadık bir Şerefiye vergisini bile yaşayamadık Bugun Dünyadan uzak muhteşem Külliyemiz ile KKTCdeki Rum Mülkleri üzerinde zil çalıp oynayabiliriz ‘. Peki Ya Yarın ?