banner564

Yeni düzende yerimiz ne olacak?

Cumhurbaşkanlığı seçimi güdümüne girdiğimiz andan itibaren, yakın coğrafyamızdaki gelişmeleri görmezden gelerek seçimin ikinci turuna odaklandık. Önümüzdeki yaklaşık iki ay boyuncuda hep ikinci turu konuşacağız. Niye birinci tura değil de ikinci tura odaklandık diye bir düşünmenizi isterim!
Elbette herhangi bir adayın birinci turdan seçilemeyeceğini adayların kendisi dahil herkesçe bilinmektedir. Esas düşünülmesi gereken, neden birinci turdan Cumhurbaşkanımızı seçemiyoruz?
Seçemiyoruz çünkü odak noktamız toplumsal çıkarımızdan çok bireysel çıkarlar üzerine kurgulanmıştır. Bireysel çıkarlar üzerinden yürütülen sosyo-ekonomik yaşantımız bizleri toplumsal olaylardan uzaklaştırırken, kendi içimizden de bir lider çıkaramamıza neden olmaktadır. Elbette içimizde toplum liderliğine aday olabilecek eğitimli kişiler mevcut, ancak öncelikle bizlerin toplumsal düşünmesi ve ortak bilincimizi oluşturmamız gerekmektedir. Ancak o zaman Cumhurbaşkanlığı seçimlerini birinci turdan tamamlayabilme imkânımız olacaktır.
Yakın coğrafyamızın en önemli konusu Doğu Akdeniz bölgesindeki gelişmelerdir. Kıbrıs Rum yönetiminin başına buyruk davranması, Avrupa Birliğini arkasına alarak coğrafyamızın yarısındaki bizleri ve Doğu Akdeniz’in büyük paydaşı Türkiye’yi yok sayarak bölgede hareket etmesi bölgedeki gerilimi tırmandırmaktadır.
Kıbrıs Rum yönetimi daha da ileri giderek, East-Med olarak isimlendirilen doğal gaz boru hattı anlaşması için Yunanistan ve İsrail’le üçlü bir antlaşma imzaladı. Doğu Akdeniz’deki gazın Avrupa'ya taşıması için planlanan 1900 kilometrelik boru hattının temelini oluşturacak üçlü bir anlaşma imzaladı. Ancak bu projenin hayata geçip geçemeyeceği net değil. East-Med projenin güzergâhı, Türkiye ve Libya arasında imzalanan deniz yetki alanlarından geçmektedir.
Doğu Akdeniz’deki doğal gaz rezervi elbette Avrupa’nın iştahını kabartmaktadır. Ancak Rum-Yunan ikilisinin anlayamadığı, bu gaz rezervinin tek bir şekilde Avrupa’ya ulaşacağıdır ki o da en ekonomik güzergâhtan olacaktır. Kimse ucuza alabileceği bir ürünü daha pahalıya almak istemeyecektir. Bu gazın Avrupa yolculuğunun en ekonomik şekli de Türkiye’den geçmektedir. Rum Yunan ikilisinin Türkiye’yi dışlayan keyfi tutumları elbette Avrupa Birliği tarafından rağbet görmeyecektir. Ancak Avrupa, Doğu Akdeniz’deki gaz rezervlerine ulaşabilmek için öncelikle bölgedeki gelişmeleri gözlemleyecek ve sonra bölgedeki politikasını oluşturacaktır.
Bölgede gerilim tırmanıyor olsa da, herhangi bir çatışma kimsenin faydasına olmayacaktır. Hatta bölgedeki güvensizlik ortamı, doğal gaz rezervinin güvenli bir şekilde Avrupa’ya aktarılmasında sorun yaratacaktır. Bölgede dengelerin yeni şekli oluşturulurken elbette bizdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi önem kazanmaktadır. Doğu Akdeniz’de şekillenecek bu yeni düzende bizlerde yerimizi almak istiyorsak toplumsam ortak bir bilincin oluşturulması gerekmektedir. Her ne kadar bu ortak bilinci oluşturmakta geç kalmışsak da, yanlışın neresinden dönersek kardır diyerek biran önce kendimize bir çeki düzen vermeliyiz…
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.

YORUM EKLE

banner471

banner474