Son üç yıldır Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde düzenlenen Çanakkale kamplarının, belirli aynı çevrelerce eleştirilmesi, Albert Einstein’a ait bir söz hatırlattı bana “Aynı şeyi tekrarlayanlar, farklı sonuçlar beklememelidir”.
Bu yıl Çanakkale kampları üçüncü kez düzenlenmektedir. Üç yıldır Çanakkale kamp programının içeriğini bilmeden, bu kampa katılan öğrenci, öğretmen ve okul müdürleri ile görüşmeden, geri dönüt almadan, bilindik ezbere basın açıklamaları ile Çanakkale Kampları karalanmaya devam edilmektedir. Basından üzülerek okuduğum kadarıyla Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) ve Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) bu karalama kampanyasına katılan iki sivil toplum örgütüdür.
Çanakkale Kampı ile ilgili bilinmesi gereken en önemli nokta şu dur ki katılımcılar kendi istekleri doğrultusunda bu kamplara katılmaktadırlar. Katılımcıların konaklama ve yemek ihtiyaçları TC Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır. Çanakkale gezisi kampına katılan gençlerden Ercan-Çanakkale-Ercan uçuş masrafları dâhil herhangi bir ücret talep edilmiyor. Önemli bir diğer nokta ise uçakların sefer tarifelerine bakıldığı zaman Çanakkale’ye direk uçuş yapılmadığı görülürken, bu kamp süresince uçuşlar direk Çanakkale’ye sefer yapmaktadır. 
Çanakkale Kampı ile ilgili doğru bilgiyi yine katılımcılardan elde etmek en doğrusu olacaktır. Kampa katılan öğretmenler aynı zamanda Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) üyesidirler. Şunu önemle vurgulamak isterim ki Çanakkale Kampına giden öğretmenler herhangi bir görevlendirme yapılmadan kendi istekleri ile gönüllü olarak kampa katılmaktadırlar. Hatta KTOEÖS’nın geçmişte sendika başkanlığını yapan eski bir okul müdürümüz de Çanakkale Kampına katılmıştır. Bu katılımcıların bilgilerine başvurulmalıdır.
Basın bildirisinde duyurulduğu gibi, Çanakkale Kampı haremlik selamlık değildir. Öğretmenler ve okul yöneticileri cinsiyet ayrımı olmadan istedikleri kamp dönemine katılabilmektedirler. Dolayısıyla böylesi talihsiz bir açıklamayı yapanlar diledikleri uygun bir Çanakkale Kamp dönemine katılıp, söylemlerinin yanlış olduğunu kendileri de gözlemleyebilirler.
Öğrenciler kız ve erkek guruplara ayrılmaktadırlar. Fakat kendini geliştirmiş eğitimciler bilirler ki, bazı eğitim kuramcıları, cinsiyetlendirilmiş bir eğitim sistemini savunmaktadırlar. Bu eğitim kuramcıları özellikle ataerkil bir gelenekten gelen toplumların karma sınıflarda dahi, kız öğrencilerin baskılandığını işaret etmektedirler. Bu bağlamda Avrupa Birliği ülkeleri içinde dahi cinsiyete dayalı eğitim veren okullar bulunmaktadır. Dolayısıyla yaşadığımız coğrafyada ataerkil bir yapıda cinsiyet eşitsizliğinden dem vuranların, Çanakkale Kampını; eğitimde cinsiyet eşitliği şeklinde değerlendirememeleri düşündürücüdür.
Daha önce de yazmıştım, Çanakkale Kampına katılmak önemli… Çünkü kamp programında hemfikir olunan nokta şudur ki, Çanakkale savaşını anlayan bir öğrenci, günümüzde dünyanın şekillenmesine yön veren küresel aktörlerin, kendi vatandaşlarından ziyade, kendisine bağlı yandaş ülke askerlerini nasıl kullandığını anlıyor. Dün Çanakkale’de Anzak’ların neden öldüğünü ve binlerce Türk gencinin neden şehit olduğunu anlayan bir öğrenci,  bugün Ortadoğu’daki ölümleri de anlayacaktır. Ortadoğu’yu anlayan bir öğrenci kendi coğrafyasını ve Kıbrıs Sorununu da daha iyi anlayacaktır. 
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.