İki yıl kadar önce Rum Başkanlık Sarayı önünde bir eylem düzenlenmişti…
   Eylemi organize eden Maraşlı Rum göçmenlerdi…
   Mülklerine geri dönmek için eylem yapan Maraşlı Rumlara destek vermek amacıyla bir grup Kıbrıslı Türk de Başkanlık Sarayı önüne gitmişti…
   Eylem sırasında bir konuşma yapan merhum dernek başkanı Aleksis Galanos “Aramızda Kıbrıslı Türkler de var. Onlara teşekkür ederim" dediğinde ellerinde Yunanistan bayrağı olan yaklaşık 30 kişilik grup, "Türkleri bize verin" sloganıyla saldırıya geçmişti…
   Maraşlı Rum göçmenler bu saldırıyı önlememiş olsaydı, Rumlara destek vermek amacıyla eyleme katılan Kıbrıslı Türklerin hali ne olurdu varın siz düşünün…
   Şimdi bunu niye anımsatma ihtiyacı duyuyoruz?..
   Elbette en önemli neden dün iki liderle görüşmeler yapan AB Komisyonu Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Komiseri Josep Borrell’in, Maraş konusunu da gündeme getirmesidir…
   Sayın Borrell’e, Maraş’ı defalarca Rumlara iade etmeyi öneren Kıbrıslı Türklere olumsuz karşılık veren tarafın Rum liderliği olduğunu bir kez daha anımsatmamız gerekiyor…
   Rum Dışişleri eski Bakanı Nikos Rolandis’in yazılarına bir göz atmalıdır…
   Rolandis, tarihleriyle birlikte Rum tarafının neleri reddettiğini çok güzel bir şekilde izah eden ender siyasilerden biridir… 
   Ayrıca; Güney’deki ELAM gibi ırkçı kesimlerin, Kıbrıslı Türklere yönelik düşmanlık duygularının anlaşılması açısından iki yıl önceki Maraş eyleminin gündeme getirilmesi son derece önemlidir…

Önce güven sağlanmalıdır

   Kıbrıs’ta kalıcı bir anlaşma isteniyorsa, öncelik; iki toplum arasında güveni sağlamaktır…
   Kıbrıs Türk toplumu buna hazırdır…
   Sınır kapılarının açılmasından yana iki toplumlu etkinliklere destek veren, alış-veriş konusunda ırkçı düşüncelere kapılmayan Kıbrıslı Türklerdir…
   Ne var ki; karşı tarafın yaklaşımı hiç de böyle olmadı…
   Irkçı, şoven saldırılar hep ön plana çıktı…
   Kuzeyden alınan mozaiklerin bir Rum okulunun bahçesine yerleştirilmesi sonrasında yaşananları unutmak mümkün mü?..
   “Türklerden alınan mozaikleri söküp, atacaksınız?” diyenleri susturacak ve önleyecek bir tane Rum siyasetçisi çıkmadı…
   Tam tersi Rum Eğitim Bakanlığı’nın onayı ile mozaikleri söküp atmakta tereddüt göstermediler…
 
Bu mudur Avrupa kültürü?

   Şimdi Sayın Borrell’e sorma hakkımız vardır…
   Avrupa kültürü bu mudur?..
   Irkçı saldırıların siyasiler tarafından kabul ve destek gördüğü AB üyesi başka bir ülke var mıdır?..
   Rumlarda egemen olan ırkçı eğitim sistemini, AB kültürü nasıl kabullenebiliyor?..
   Bunun değişmesi için Rum eğitim sisteminde reform yapılmasını öngören bir yaptırım planı var mıdır?..
   İşte Sayın Borrell…
   Derdimiz sadece devlet yönetiminin paylaşımı veya toprak tavizleri değildir…
   Derdimiz; güvenlik kaygısıdır…
   Anlayabiliyor musunuz?..